
GAVSIMIZ KABE'DE
Gavsımız, gözümün nuru, tek dayanağım Seyyid Abdulbaki Hazretleri (KS) bir hac ziyaretinde akşam üzere Kabe’de rabıtaya oturmuştur. Sofiler de arkasında rabıta halindeler. O esnada orada bulunan bir şeyhin gözü Gavsımıza (KS) takılmış ve yanındaki sofilerinden birine Gavsımızı (KS) göstererek “Sofi, hele git şu ihtiyarı çağır da ona bir tövbe verelim, o da bizden nasiplensin inşallah.” diyor.
Şeyhin sofisi Gavsımızın (KS) yanına gelerek “Efendim, hocamız sizi çağırıyor, size tövbe vermek istiyor.” der. Gavsımız Seyyid Abdulbaki (KS) Hazretleri rabıta halindedir ve o sofiye hiç cevap vermez. Sofi şeyhinin yanına döner. Şeyh sofisini tekrar gönderir Gavsımızın (KS) yanına ve aynı şekilde sofi tekrar eder “ Efendim şeyhimiz sizi çağırıyor, size tövbe verecekmiş.” diyor.
O sırada Gavsımız (KS) rabıtadan çıkmıştır. Sofiye tebessüm eder ve hiç cevap vermez. Sofi şeyhinin yanına döner.
Bunun üzerine Şeyh, “Madem o gelmiyor, biz gidelim.” diyerek Gavsımızın (KS) yanına gelir. Gelmesiyle birlikte Gavsımızın (KS) nazarını yiyen şeyh vurulmuşa döner. Gavsımız orada o Şeyhe tövbe verir. Şeyh avazı çıktığı kadar bağırıyordur: “Koşun ula, zamanın Gavsını bulduk.” Şeyhin bütün sofileri Gavsımızdan tövbe alırlar. O Şeyhin talebelerinden biri şeyhine sorar: “Efendim ne oldu da bu zattan tövbe aldınız?”
Şeyh der: “O zatın elini tutunca çok kısa bir zamanda kainatın her tarafını dolaştırdılar. Baktım ki zamanın Gavsı yanı başımızda duruyor.
Avcı bazen av olabiliyor.