muhsin yazıcıoğlu anısına 9

Gavs-ı Sani, Seyyid Abdulbaki Hz. ( k.s.) - Menzile Güller yağıyor..

Gavs-ı Sâni

ISTE TÜM SOFILERIN ARADIGI O SOHBETLERDEN BIRI

bismillaharrahmanarrahim

RÂBITA (MUHABBET)

Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” [1] buyurmuştur.
Rabteden, bağlayan, yakınlık, sevgi ve muhabbet gibi manalara gelir. Tasavvufta râbıta sâlikin daima huzur-ı ilâhî de bulun­duğunu yakinen bilmesi ve Allah’ı görür gibi ibadet etmesidir. Hidâ­yet-i ha­kîkîye nail olmak; ancak bu duygu ve şuur ile mümkündür.
Mürid, bu irtibat sayesinde her tavır ve hareketinde kendisini şeyhine benzetmeye çalışır ve yukarıda işaret ettiğimiz “Muhabbet râbıtası” sonucunda seven, giderek sevilenin sıfatlarına bürünür.
Nitekim İmâm-ı Rabbânî’nin beyanı vechile; manevî yolda iler­lemek, kendisine uyulan şeyhe, yapılan muhabbet râbıtasına bağ­lıdır.
Bir mürid, şeyhine karşı olan muhabbeti vasıtasıyla an be an onun boyasıyla boyanır ve in’ikas yoluyla nurlanır. Bu muhabbet ve nur­lanma kâmil mânâda olursa bu hâle fenâ fişşeyh denir. Şeyhin, mü­ridi yetiştirdiğini, müridin de kendi istifadesini bilmesi şart değildir. Ni­tekim güneşin harâretiyle yavaş yavaş yetişen ve günlerin geçme­siyle olgunlaşan nebâtat yetiştiğini bilmediği gibi, onların kemale erme­sine sebep olan güneşinde bunu idrak etmesi gerekli değildir.
Evliyâullah hazerâtı aşk ve muhabbeti şöyle teşbîh etmişlerdir: “El hubbu belâ ve’l aşkı semmül katl”
Allah ve Rasûlüne muhabbet belâ kadar zordur. Onlara âşık ol­mak ise öldürücü zehirdir.

Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ

 “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla hemcelis olun”

[2]

Bu âyet-i kerîmede müminlere hitap edildiği açıktır. Bu göster­mektedir ki “sıdk” sıfatı, imandan daha husûsî bir manaya sahiptir. Yani sıdk mertebesinde bulunan herkes mümindir, ancak her mümin sıdk mertebesinde değildir.

Bu âyette emir buyurulan “beraberlik” iki şekilde olur:

Cismânî beraberlik: Sâdıkların meclisine bizzat devam ederek, onlardan ilim, fazilet ve feyz almakla olur.
Ashâb-ı kirâm Rasûlullah’ın etrafında pervane olup, sürekli onunla birlikte bulunmaya âzamî gayret ederlerdi.
Uzak beldelerde bulunanlar da fırsat buldukça, yol emniyetini temin ettikçe, her taraftan alemlerin efendisini ziyarete gelirlerdi.
Hz. Ömer (r.a) efendimiz, Medine dışında otururken komşusu ile birer gün nöbetleşerek Allah Rasûlünun yanına gelir, huzûr-ı Rasûlullahta sohbete müdavim olur ve o günkü sohbeti, ahvâli ve hâdiseleri arkadaşına aktarırdı.
Rasûlullahla cismen beraber olmak ashâb-ı kirâmı manen suratli bir şekilde kemâle erdirmiş; cismanî birliktelik yanında Risâlet-penahın halaka-ı tedrîsatında, kalpten kalbe aynel-yakîn ilham olarak ve in’ikas tarikıyla hâl ve nûr mün’akis olmuştur. Bu halde zâhiren ve bâtınen kemâlâta ermişler­dir. Bunun içindir ki, diğer in­sanlar ashâb-ı kirâmın derecesine ula­şamazlar.
Ruhanî beraberlik: Eğer kişi, sâdıklardan cismânî olarak ayrı bu­lunuyorsa ne yapacaktır? İşte bu durumda da onların gidişatlarına uyacak, yaptıklarını yapıp, yapmadıklarını terk edecek; onların hâl, tavır ve sözlerini onların gıyabında hayalinde canlandıracak ve onla­rın hâli ile hâllenecektir.
Ehlullahın meclisinde bizzat bulunmak, kişiye fayda sağladığı gibi, gıyaben şahıslarını ve hallerini düşünmek de fayda verir. Çünkü bir kişi hayalinde, dimağında ve kalbinde neyi tasavvur ederse, fiille­rinde de o tezâhür eder (açığa çıkar) ki, râbıta (muhabbet) de bundan ibarettir.
Nakşibendî meşâyihinden Hâce Muhammed Masum hazretleri köklü bir muhabbete vesile olan râbıtayı özellikle tavsiye etmişlerdir. Zira hakiki sevgi olunca müminin kalbinde bilâ icbar velâ ihtiyar zikrullah vücuda gelir, kalp selâmet bulur, huzur-ı daimîye mazhar olur.

Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:

رِجَالٌ لَاتُلْه۪يهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَا۪يتَاءِ الزَّكٰوةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ ف۪يهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُ
“Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, na­maz kılmaktan ve zeât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalple­rin ve gözlerin dehşete düştüğü bir günden korkarlar.”

[3]

Rabbimiz cümlemizi kendisini çok zikreden kulları zümresine dahil etsin ve kalbimizi iman hakîkatlariyle ve yakîn nurlarıyla tenvîr et­sin. Âmin
Râbıtanın delili Kitap, Sünnet ve imamlarımızın kavilleriyle sabit­tir.

Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmuştur:

يَااَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ وَجَاهِدُوا ف۪ى سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.”

[4]

Burada âyetin mefhumu umûmî ise de emredilen şey vesile ara­mak olunca, muhabbet kulu Allah (c.c)’na vâsıl edecek şeylerin en efdali haline gelir.
Çünkü Cenâb-ı Hakk Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem ve diğer nebîler hakkında:


قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْذُنُوبَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

“(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esir­geyicidir.” buyurmuştur. [5]
Burada râbıtanın zaruretine işaret vardır. Çünkü tâbi olmak için tâbi olunanı gözle veya hayalen görmek lazımdır. Tâbi olanla olunan ruhen beraber olmayınca ittibâ (tâbi olmak) nasıl gerçekleşecektir. Bi­zim râbıtadan maksadımız muhabbettir. Bu olmazsa ittibâ sayılmaz.
Şeyh Abdulganî Nablusî Risâle-i Tâciyye’ye yazdığı şerhinde der ki: “Eğer râbıta, âdâbına riâyet edilerek yapılırsa maksat tamamen hâsıl olur. Çünkü şeyh-i kâmil müridin Allah (c.c)’na açılan kapısı ve onun vuslat sebebidir.

Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı Kerîm’de:

يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” bu­yurmaktadır. [6]
Bahru’l-Hakâik tefsirine göre sâdıklardan murad mürşidlerdir. Çünkü ezelde verilen söze en fazla onlar sadakat göstermişlerdir. Onlarla her zaman beraber olmanın yolu râbıtadır, yani muhabbettir.
Fenâfillâhın başlangıcı bulunan fenâfişşeyh mertebesine vasıl ol­manın en yakın yolu muhabbettir. Sâdâtımızın büyüklerinden olan Hâce Ubeydullah Ahrar (k.s) buyurmuşlardır ki: “Sâdıklarla beraber olmak âyet-i kerîmede emredilendir. Allahu Teâlâ bu kelâmında zâ­hiren ve bâtınen sâdıklarla beraber olmayı emir buyurmuştur. Mânen beraber olmanın yolu muhabbettir, bu da ehlince malumdur. Reşâhât kitabında bu husus açıkca anlatılmıştır. Bu konularla uğraşan bilsin ki evliyaullahın sözlerinde râbıtanın ne olduğu ve onun bütün gü­zellikleri vuzûha kavuşmuştur. Onların kıymetli kelamlarını takip edenlere bu gerçekler gizli değildir. Kokularını bir kere alanın onları bırakması mümkün değildir. Bu mevzuda mutasavvufların delille­rine itimad etmeyen bir kimse bu ümmetin fakihlerinin sözlerine itimad et­melidir. Bu bir kimse bilmeli ki hangisini tercih ederse etsin dört mezhebin de imamlarının aralarında yer aldığı müctehidler râ­bıta ve muhabbetin asıl ve esasının Kitab ve Sünnetle sabit olduğunu söylemişlerdir. Kalbinde bir hastalık bulunmayanla­rın kaynaklara müracat edebilmeleri için bu imamların kavillerinin yerlerini göstere­rek naklediyoruz. Gerçekleri anlamaya muvafık kı­lan ancak Allah’tır. En doğru yolu gösteren de O’dur.

Yine Cenâb-ı Hakk şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرٖ۪ينٌ` وَاِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبٖ۪يلِ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ

“Kim Rahmân’ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şey­tanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alı­ko­yarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.”

[7]

Cumhur-ı müfessirîn beyânına göre Yusuf sûresinde ki: “Eğer Rabbinin bürhanını görmeseydi”[8] âyetinin tefsirinde rûhâniyeti cismaniyetine galip olan peygamberler ve veliler gibi zatların tasar­ruf ve imdât edebilecekleri hakîkatini açıkça beyan etmişlerdir. On­lardan Keşşaf tefsiri sahibi âyetteki bûrhan kelimesini şöyle tefsir et­miştir: “Yusuf (a.s) Züleyhâ ile imtihan olunduğu zaman “o kadın­dan sakın” sözünü işitmişti. Bir anda kendini toparladı, bir de baktı ki karşısında Yakub (a.s)’ı gördü parmaklarını ısırıyordu. Bir rivâyete göre Yakub (a.s) eliyle Yusuf (a.s)’ın göğsüne vurdu.” [9]
Hanefî imamlarından İmâm Ekmelüddin “Şerhu’l Meşârık” adlı eserinde Buhârî ve Müslim’in rivâyet ettikleri “Beni rüyada gören kimse uyanıkken de görecektir. (veya beni uyanık halde görmüş gi­bidir) zira şeytan benim sûretime giremez”[10] hadisinin şerhi de şöyle: “Rasûlullah’ı gören uyku ve uyanıklık halinde O’nunla bera­ber ol­duğu için görür. Görenle O’nun arasında bir beraberlik hâsıl olmuş­tur.
Beş asıl vardır ki umumiyetle iştirak mahalli olur. Zat, sıfat, fiil, makam, hâl. Hangi iki şey veya iki kimse arasında ne tür bir müna­sebet olursa olsun muhakkak bu, sözü edilen beş asıldan birine girer. Münasebetin kuvvetine ve zayıflığına göre bu mertebelerden birinde tecelli eder. Münasebet az da olur, çok da olur; muhabbetin kuvvet derecesine göre kuvvet bulur. Bir noktada o dereceye gelir ki iki şahıs sanki bir varlığın ayrılmaz iki parçası olur. Bir müridde muhabbet-i mâneviye galip olursa o daha evvelki evliyâullahın ruhlarıyla mânen irtibat kurabilir. El-Eşbâh kitabına hâşiye yazan El Hamevî hazretleri “Nefehâtü’l-Kurb ve’l-ittisal” kitabında özet olarak şöyle der: “Al­lah’ın velilerinin ruhaniyetleri cismaniyetlerine galip olduğu için de­ğişik sûretlerde görülebilirler.” Şu sahih hadis-i şerifin mefhumu bu manaya alınmıştır.
Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Müslüman olan bir kul, sahip olduğu her maldan Allah yolunda bir çiftini infak ederse, cennetin kapıcıları onu mutlaka karşılar ve her biri kendi beklediği kapıdan girmesi için dâ­vet eder.”

[11]

Hz. Ebû Bekir (r.a) sordu: “Ya Rasûlullah, bu kapıların hepsinden de girecek olan var mıdır? Rasûlullah buyurdu ki: “Senin onlardan olacağını ümit ediyorum ey Ebû Bekir”.

[12]

Râbıta, ancak velâyet kuvvetiyle tasarruf sahibi olan bir şeyh-i kâmile yapılırsa fayda verir. Çünkü şeyh-i kâmil Hakk Teâlâ’nın ay­nası olan insan-ı kâmildir. Hakk’a onun irşâd-ıyla vâsıl olunur. Kim onun rûhâniyetine basîret gözüyle bakarsa onun irşâd-ıyla hakîkata mazhar olur. Çünkü râbıta, feyz almak isteyeni feyze sebep olacak zâtın ru­hanî velâyetinin tasarrufu altına sokar. Burada tasarruf eden rûhâniyetdir. Feyz almak için râbıta eden, ilâhî kemâlattan rabbânî tecelli ile feyz alır, tefeyyüz edib kemâle erer.
Bu ilâhî düstûr, sevgi ve muhabbetle zuhur eder, mânevî te­rakkî ve teslimiyet ile husûle gelen merâtib-i ilâhîdir. Bu merâtibin evveli fenâ filihvan hâlidir. Hâliyle, kâliyle, özüyle ve sözüyle ihvan karde­şinde fanî olmalıdır. Sâniyen fenafişşeyh, yani şeyhde fânî olmaktır. Sâlisen fenafirrasûl Rasûlullah’da fanî olmaktır. Râbian fenafillah, Allah’ta fanî olmaktır. Ve sonra bekâ billah, yani Allah’ta bâki olma­lıdır ki o sâlikin kendinde matlup ve vuslat arzusu zuhur etsin.
Nebî sallallâhu aleyhi vesellem: “Her asırda ümmetimden sâbikûn bulunacaktır.”[13] buyurmuştur. Ve illâ teklifine mâ lâ yutak (ta­kat getirilemez) olacağı tabiîdir.

Cenâb-ı Hakk kâdir-i mutlak buyuruyor:

قَالَ مَا مَكَّنّى ف۪يهِ رَبّ۪ى خَيْرٌ فَاَع۪ينُون۪ى بِقُوَّةٍ اَجْعَلْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ رَدْمًا

“Dedi ki: “Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşıl­maz bir engel yapayım.”

[14]

Zülkarneyn hazretlerinin “Bana kuvvetle yardım ediniz.” âyet-i kerîmesiyle müsbet bulunan istiânesi makul görülüyor. Hâlik-ı Azîm’e secde niyetiyle Beytullahın duvarlarına karşı yere kapan­maya itiraz olunmuyor; esbâba tevessül kabul olunuyor. Erzâk-ı cismâniyelerini ağniyadan teseül eden fukaraya şirk etti denilmiyor.
Bunlardan daha ziyâde mühim olan erzâk-ı rûhâniye ve füyûzâtı ilâhiyeyi tevessül için enbiyâ ve evliyânın vasıta ittihaz olunması ne­den caiz görülmesin?
Enbiyâ, evliyâ ve ulemâyı tevessül (vesile ittihaz etmek) nâss-ı ilâhî ile sabittir.

Cenâb-ı Hakk kâdir-i mutlak Mâide sûresinde:

يَااَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ وَجَاهِدُوا ف۪ى سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” [15] buyuruyor.
İsmail Hakkı Bursevî “Sâdıklarla beraber olunuz!” âyetinin tefsi­rinde şöyle buyurmuştur: “Bu âyet-i kerîmede bahsi geçen sâdıklar­dan murad, kâmil mürşidlerdir”.
Bir sâlik onların himayelerinde ciddiyetle hizmet eder ve mu­hab­betiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah yolunda istikamet üzere bulunmaya ra­hatlıkla muvaffak olur ve huzur-ı Hakk’a kavuşur.
Hz. İbrahim (a.s)’ın muhabbet hakkında verdiği cevap ne kadar ibret-âmizdir :

“Muhabbetten sual oldu Halîl’e

Mine’l kalbi ilel kalbi sebîle” buyurdu.

Müfessir Âlûsî ise, yukarıdaki âyetin tefsirinde; “Sâdık ve salihlere karışınız (onlarla içiçe olunuz) ki; onlar gibi olasınız, feyz-i felâh bulup feyz-yâb olasınız. Çünkü herkes yakın olduğu kimseye tâbi olur buyurmuştur.
Bu âyet-i kerîmeyi râbıtaya delil olarak ilk defa Pîrimiz Ubeydullah Ahrâr zikretmiştir.

Diğer bir âyet-i celîlede de Mevlâ Teâlâ:

فَادْخُل۪ى ف۪ى عِبَاد۪ى ` وَادْخُل۪ى جَنَّت۪ى

“(Seçkin) kullarım arasına katıl, ve cennetime gir!” [16]  buyuruyor.
Bu âyet-i celîlenin açık beyanından da anlaşılacağı üzere dün­yada, Allahu Teâlâ’ya hakiki kul olmaya çalışan ihlâslı kulların ara­sına girmek, ahirette cennetlere girmeye sebep ve vesîledir.
Tabiî ki, dünyada devamlı o dostlar arasında bedenen bulunmak mümkün olmasa da, râbıtadan ibaret olan manevî beraberlik, ehli için müyesserdir.

Cenâb-ı Hakk âyet-i celîlede şöyle buyuruyor:

 

وَاَدْخِلْن۪ى بِرَحْمَتِكَ ف۪ى عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ

“...Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.”

[17]

Salih kullar zümresine girmek her iki cihanda da ruh maa’l-ceset saadettir, saadet-i rûhâniyedir, yani ruhun mutluluğudur. Onlarla be­raber cennet ve onun derecelerine kavuşmaktır. Saadet-i cismâniye de bedenin mutluluğudur.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem efendimiz buyurur ki:

“Bir kimse aşırı sevgiden dolayı Cenâb-ı Hakka kavuşmayı se­verse Cenâb-ı Hakk da onun likasını sever. Kim de Allah (c.c)’na ka­vuş­mayı kerih görürse Allah da o kula kavuşmayı kerih görür.

[18]

Amel-i salihin en güzeli ise, Allah dostlarıyla bedenen ve ruhen beraber olabilmektir ki, ruhânî beraberliğin tek yolu muhabbettir.
Bir mürid-i sâdık, sıdk ve ihlâs ile sohbet-i şeyhe müdâvim olursa biiznillâh-i teâlâ kalpten kalbe in’ikas tarikiyle hâl mun’akis olur.
Meşâyih indinde mürid üzerine taalluk eden âdâblardan bazıları şunlardır; Müridin şeyhine teslimiyeti, gassal elinde meyyit gibi ol­malı. “Ben ancak intisab ettiğim şeyhim vasıtasıyla matlubum olan Allah (c.c)’na vasıl olurum” diyerek aksâl gayesi olan arzusunun müntehâsına ulaşır.
İslâm öyle nurlu bir yoldur ki müridi gassal elindeki meyyit tes­limiyetiyle mürşide, mürşidi Kur’an ve Sünnete kâmil manada ittibâsıyla Rasûlullah’a, Rasûlullah’ı da zîr-i himâyesinde olan üm­metiyle Allah (c.c)’na râm eder.
Kulların nefsânî arzu ve cehâlet felâketinden kurtulmaları ve ilim ve marifetle kendilerini yetiştirebilmeleri için sadece kitap okumak kâfi değildir. Her halde bir âlim-i âmilin, bir mürebbî-i kâmilin halaka-i tedrîs ve terbiyesinde bulunmaları zarûreti açık bir hakîkattır.
Bir insan nefsini mezmum sıfatlardan ve şerre sürükleyici duygu ve temayüllerden temizleyip, mânevî nurlarla süslenme ve ilâhî te­cellîlerle hem-hâl olma şerefini sadece Allah’ı zikrederek elde edemiyeceğinden bu mevzuda da o kimsenin bir delil-i râha ve bir mürşid-i dil-âgâha rabt-ı kalp eylemesi gerekir.
Tarikatta ve mânevî terakkîde feyz almak isteyen bir sâlikin mür­şidinin râbıta ve teslimiyetine olan itimadı, ilim öğrenmek isteyen bir öğrencinin hocasının şifâhî (sözlü) ifadelerine olan bağlılığından üs­tün olmalıdır. Râbıta ve teslimiyet bu derecede olunca sâlikin kal­binde zikrullah-ı teâlâ bilâ-icbâr velâ ihtiyar husûle gelir. Hâlık ile mahluk arasında ülfet ve muhabbet zuhur eder.

Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

صِبْغَةَ اللّٰهِ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ
“Allah’ın boyasıyla boyandık. Allah’tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O’na kulluk ederiz (deyin).”

[19]

Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem hazretlerinden feyz almak Cenâb-ı Hakk’tan feyz almaktır. “Allah’ın boyası ile bo­yanın” âyeti kerîmesine uyarak ahlâk-ı zemîmeden kurtulup Allah ve Rasûlü tarafından istenen ahlâka yani ahlâk-ı hamîdeye sahip olan fenâ-i tam ile fenâfirrasûl ve fenâ-i tam ile fenâ fillah ve bekâ-i tam ile bekâ-billah şerefine vasıl olan mürşid-i kâmile râbıta edilmesi aşağı­daki âyeti kerîmeyle müminlere emir ve ferman buyurulmuştur:


يَااَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ وَجَاهِدُوا ف۪ى سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” [20]
Kendisine râbıta olunacak mürşidin tavır ve ahlâkı Rasûlullahın ahlâkına tâbi olmadıkça râbıtadan beklenen feyzin zuhuru imkânsız­dır. Râbıta eden sâlikin ise, şeyhinin peygamber ahlâkı ile ahlâklan-dığını, şeriat, sünnet ve tarîkat ölçüleriyle tahkîk eylemesi de mürid üzerine vâcibtir. Yoksa râbıta eden de ettiren de perişan olur­lar.
Râbıta edilecek şeyh-i kâmilde bulunması gereken vasıflar vardır, bu vasıflar şunlardır:

1-Ehl-i mücâz

2-Ehl-i selâsil

3-Ehl-i ilim

4-Ehl-i hâl

5-Ehl-i istikâmet

6-Ehl-i infâk

7-Ehl-i safâ olmalıdır.

Bu vasıfları taşımayan kişi eğer şeyhlik iddiasında bulunuyorsa şeriat ıstılahına göre hem dâl hem de mudîldir. Tasavvuf ıstılâhında ise, böylelerine lakıyt denir.
İmâm-ı Rabbânî (k.s) buyurmuştur ki: “Tarîkatımız sahâbe-i ki­râm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmâin hazerâtının tarîkidir. Bu tarîkde, şeyh-i kâmilde marifet nuru tahakkuk ederse ifâzada hayyen ve meyyiten musâvîdir. Muhabbet tarîkiyle muhakkak ondan istifâde edilir.
Rasûlullah efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem : “İşleriniz çık­maza girdiğinde ehl-i kubûrdan manen yardım isteyin.”[21] buyuruyor.
Himmete nail olmak için mutlaka kabirin yanına gitmek şart de­ğildir, zaten bu herkes için her zaman mümkün de değildir. Bu se­bepten dolayı bulunduğu yerden Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’in Medine-i Münevvere’de bulunan ravza-i mutahharasına veya herhangi bir evliyaullahın kabrine, ruhaniyyetine teveccüh ve râbıta yapan kişi muhakkak onlardan istifade ederler. Râbıtadan maksat muhabbet ve sevgidir.
Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem bir hadiste: “Kişi ahirette sevdiği ile beraber haşr olunur.” [22] buyurur.

---

[1] Hadis Buhari, Müslim

[2] Tevbe Sûresi, Âyet 119

[3] Nûr Sûresi, Âyet 37

[4] Mâide Sûresi, Âyet 35

[5] Âl-i İmrân Sûresi, Âyet 31

[6] Tevbe Sûresi, Âyet 119

[7] Zuhruf Sûresi, Âyet 36-37

[8] Yusuf Sûresi, Âyet 24

[9] Keşşaf Tefsiri

[10] Hadis Buhari, Müslim

[11] Hadis Nesâî

[12] Kütüb-i Sitte

[13] Künzü’l- Hakâîk

[14] Kehf Sûresi, Âyet 95

[15] Mâide Sûresi, Âyet 35

[16] Fecr Sûresi, Âyet 29-30

[17] Neml Sûresi, Âyet 19

[18] Hadis-i Müslim

[19] Bakara Sûresi, Âyet 138

[20] Mâide Sûresi, Âyet 35

[21] Hadis Alûsî, Ruhul Meâni,Aclûni, Keşf-ül Hafa

[22] Hadis Buhârî

: ´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki El-Huseyni Hz.

Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki El-Huseyni Hz.

Gavs-i Sani Seyda Abdulbaki Hazretleri - ilahi / Siir

Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki El-Huseyni Hz.

 . SENİ Yüreğime katsam……
SAKLASAM…
Bilmem sana “Umut” desem,
 desem, “Sevgili” desem, “Sevgi” desem, “Sevgilim” ...desem..

Ne desem az sana… Senin sevgine.. “Sıcağımsın” desem..
Isıt beni hep sevginle. Yanımda ol… Koru kolla beni..
... Sar beni tüm üzüntülere destek ol…
Yanı başımda ol…
Her zamanki gibi sen ol.. Sevgim açık kollarım gibi…
Seni bekliyor........ En güzel sözcükleri söylesem…
“Gülücük” desem, “Güven” desem,
“Huzur” desem “Güzellik” desem..Daha ne diyeyim Bir tanem “AŞKIM” desem… Hepsini desem seni tanımlasam..
Yüreğime katsam……
SAKLASAM…
CANSIN CAN SAKLIM DA SAKINDIĞIM YARSIN..

Harputlu Cebrail - Ah Bu Ölüm - http://www.hakweb.com

bismillaharrahmanarrahim

assalamu alaykum ve rahmatulahi ve barakatuhu

Allah, Absolute Oneness, Allah, the Everlasting Sustainer of all.
Allah CC Has not given birth and was not born.

the Creator of all the existent things and is the One Who 

manages all the creation
And no one is comparable to Him.

be Thanked: duty to Allah CC

So often, CC Allah blesses and protects humans, and these often because of culture or environment, or even for failing to ensure the Bonds to CC Allah, put yourself in a position disrespectful to Allah CC

A man, weary with seeking a job, a livelihood for the family, decided to write a letter to CC Allah, in a moment of desperation

He wrote on the envelope to Allah CC Address: The Paradise.

The agents of the postal services, seeing that, decided to send the letter to the nearest mosque.

The work of the mosque, receivering  the envelope, asked the Imam:
__ This Letter is to Allah CC! what to do?

The Imam replied:
__ On the right it  is a joke. Return to postal services, please


The worker  called another lady, who did volunteer work at the mosque, and asked to go away by passing in front of post office agency, return the letter there.

The lady, very old, took the letter, agreed.
Upon leaving the mosque, was toward the agency offices. Halfway there, an angel came to her and whispered in his ear "Our Lord has commanded that you open the letter," and continued following the woman on the way.
 
The woman then feeling like "a proper idea," opened the purse, took the envelope.



The angel then this time, came in the form of "human", sat down beside her and spoke gently and__ Selam Aleykum Lady. Need Help?
She replied: No, but, behold, I instructed to return this letter in the mail. Now, I see the envvelope, it is addressed "to AllahCC"I do not know if I should open or not. The Imam believes it's a joke.But, I am inclined to open it. May Allah forgive me for not respecting the Imam

The angel said:__ Well, we are not CC Allah. It's great to open correspodências offense. But there may be someone with such a necessity. The imam is a human can make mistakes, too. And when we have a doubt, the best protection is to ask Allah to DC for our intentions;What would you do if someone in need?She said:__ I will seek help or someone to help me help.
Then the angel said,_ His intention is correct. So open. Do not worry.
The woman opened the letter and read as follows:"My AllahCC , I have tried to earn my keep halal, but the difficulty knocked on my door. I do not understand what reason not respeonde My Two. The fact is that I need $ 200.00 today to pay for medicine for my wife sick, and buy something for her to eat. also pay the rent that is due. Therefore, I am sending this letter, desperate. "
The woman, touched, talked to the angel:__ You were correct. It's a brother in necessity
asked the angel:__What will you do?
The woman spoke:__ I have $ 200.00 that he needs. All I have to pass this month, is $ 175.00. Will send all I have. even though I myself can not do my shopping this week. They need more than me. And I have faith that Allah accept CC and sustain me. In the near months, will I receive my benefits and my son, a doctor will come, then there will personally help them. Also, I ask to get a job placement for him in the store my daughter
The angel said:__ You win, by intention, now you won by the action. CC AllahCC pleased with you, sister.
So the woman did. and sent the letter.
Upon receiving the guy, man, he immediately thought: AllahCC did not accept the letter.Why Lord, You have not accepted my requests?
But when he took the envelope in his hand, he realized there was something more there.He opened the letter saw the money.After counting the money, the man ran to write another letter.
He wrote: AllahCC Lord, please in the next time, sending   "check payable", in my name, please, Of course, that You sent the whole amount what i  needed. But, of course, that some postal worker, took a part. just arrived in my hands ONLY  US$ 175.00.................................................. ....................: $


How many of us do this all the time?
Who really grateful, thankfully to our Allah CC?
We do not know what the other, CC Allah who placed in our lives to help - in, is going through. Well, not the same, we use the blessings of the gift of dialogue, CC Allah granted to us all.
And people who "think they know everything," to have a "status" (single name)Who is leading?Who knows more than another?Sure CC Allah, grant to a more knowledge. But to use it for evil?
So, just by closing a door open, it would take to open other doors.
think in this.
For help: be a real help with pleasure and humiliyy
For be helped: be humility with pleasure.
May AllahCC make us all better every day
Thanks to You Allahim, because of Your Blessing on me (the orphan without merities) to who Gave You the Best That family have in this live, who teach to me the Way to you, and help me be a muslim. Please, Allahim Cover my family with all benefities, making grown in all matters, always with Your protection, inside outside. And fro a please, Allah CC  Your Permition we need to everything , then i ask for help. and i thanks in advance, because we know the blessing witll be more than what we ask.
 amin

 bismillaharrhamanarrahim
The Prophet (peace be upon him) always took good care of his community. In fact, he took good care of future generations of the Muslim community. The following Hadith establishes certain responsibilities that ensure that everyone in the Muslim community is taken care of. Abu Hurayrah quotes the Prophet as saying: “I am certainly in charge of every believer, both in this present life and the future life. Read, if you will: ‘The Prophet has more claim on the believers than they have on their own selves’. Any believer who leaves behind property will be inherited by his heir. Anyone who leaves a debt or young children, they should come to me. I will take care of them.” (Related by Al-Bukhari).
In this Hadith, the Prophet quotes a portion of a Qur’anic verse, stating that He “has more claim on the believers than they have on their own selves” (33: 6). However, he places more emphasis on his own responsibility, rather than that of the believers. Thus, the Hadith explains the type of care believers will receive from the Prophet. This responsibility is undertaken after the Prophet by all Muslim rulers. Thus, the principle the Hadith is talking about is permanent, concerned with the rulers of any Muslim state. Then the Prophet and the Muslim state take on themselves the role of guardian of the Muslim community, same is to the Lider of a family.

The muslims have right for has the enough sustance for to live. This is promise from Allah CC as we can read the Al Kuran 55.


Allah Cc gave everything in this world to us. Are our right from Allah CC, have the best live ( house, food, etc) , for never live in human hand then no be in devil hands.
this non mean, live in fashion. but live with necessary sustance, for care the family , health, debts, can have opportunities for see and be by side of those , the souls, that Allah CC gave to us care .Have enought for to Do  our duties, and be strong for win the Jihad in this live, reaching our Allah CC in the next, inshallah
what we need to know is: to Respect the Allah cc Wills. making everything for never lets the devil care us. To take care , before speak to the others what they need do or not about their live. Our live are by Allah CC  wrote. Only Allah CC we need to respect.. non a human that can be used by devil for make us make mistakes and to damage others live. 
In summary, the pleasure from world are to us, from Allah CC, but we need be careffuly, because we are here for to prove to our Ownner that we are enought slave for reach the other live , the best place than here. So, to work is our duty to Allah CC. to help our family is our duty from Allah CC . Be real muslims are our duty, also, and must important is Care with our soul the mission in this live, making easy what we can , so Allah CC will make easy to us our needings be done.

i ask to You Ownner of our soul , to protect my beloved family, give the Permiion and The Protectos for the Win from You BE done.
The Justice from You BE, Allahim
May Allah help and protect our Muslim brothers and sisters

bismillah ar-rahman ar-rahim
Allah ! There is no god but Allah , the Living, subsisting, whom he never reaches the inactivity or sleep; Him belongs all that is in heaven and on earth. Who can intercede with Him except by His permission? He knows both the past and the future, and they (humans) know nothing of His knowledge except what He wills. His Footstool encompasses the heavens and the earth, which therefore do not slaughter, because it is the Tremendous, the Most High

YA SABUR=*name of ALLAH= *WHO İS VERY PATİENT AND GIVES PATIENCE

MustafA BÜYÜKASLAN GAVSI SAN-I SULTANE SUPER ILAHI DINLEYIN !!!..

'O people! We have created you from a man and a woman and made you into peoples and tribes so that you may know each other, verily the most honorable among you in the sight of Allah CCare the most pious.'

'Allah CC does not look at your pictures (shapes) and bodies but Allah CC looks at your hearts (and your deeds).' [Muslim]

Free mixing Between the Sexes
by Muhammad Ibn Ibrahim

Imam Muhammad Bin Ibrahim Aal-Al Sheikh [1311-1389 H (1893-1969 AD)], the former Grand Mufti of Saudi Arabia, said:
Introduction:
Free mixing between men and women can be of three types:

Mixing of women with men who are their Mahram (husband and men whom she may never marry, e.g. father, brother, son etc). There is no doubt that this is permissible in Islam.

Mixing of women with non-Mahram men for evil and depraved purposes. There is no doubt that this type is not allowed (haram) in Islam.

Mixing of women with non-Mahram men in educational institutes, shops, offices, hospitals, get-togethers, parties etc. At first a questioner (asking fatwa) really might think that this does not lead to one gender tempting the other. To expose the reality of this type, we will reply (to the questioner) both briefly and in detail.

Brief Reply:
The brief answer is that Allah made men to have a natural inclination towards women and gave them power over the females. He made women to be naturally inclined towards men though He made them weak and soft in nature. Hence, when free mixing occurs between women and (non-Mahram) men, its effects result in bad intentions, since the human self is inclined towards evil and (carnal) desires make a person blind and dumb, while Satan commands people to do indecent and evil things.
Detailed Reply:
The detailed answer is that Islamic Law (Shari’ah) is based on objectives and the means to achieve them. The means for an objective have the same rulings as the objective itself. Women are the object of desire for men, and Islam blocks the doors leading to members of one sex becoming attached to the members of the opposite gender. The evidence from the Qur’an and Sunnah that we will now mention for you will show this clearly.
a) Proofs from the Qur’an:
There are six proofs for this from the Qur’an:

Allah says, “

And she, in whose house he was, sought to seduce him (to do an evil act), she closed the doors and said: “Come on, O you.” He said: “I seek refuge in Allah (or Allah forbid)! Truly, he (your husband) is my master! He made my stay agreeable! (So I will never betray him). Verily, the Zalimoon (wrong and evil-doers) will never be successful.” ” (Surah Yusuf 12:23)

It is a proof (for saying that the third type of free mixing is prohibited) because when there was free-mixing between the wife of the Egyptian minister and Prophet Yusuf (peace be upon him), she displayed what was hidden (her love for him) and asked him to have illicit sexual relations with her. However, Allah had Mercy on Yusuf and saved him from her (advances), as He said,

“So his Lord answered his invocation and turned away from him their plot. Verily, He is the All-Hearer, the All-Knower.” (Surah Yusuf 12:34).

Similarly, if free-mixing occurs between men and women, members of both genders pick for themselves the one they please from members of the opposite gender and use all means to get that person.

Allah commanded men and women to lower their gaze. He said,

“Tell the believing men to lower their gaze (from looking at forbidden things), and protect their private parts (from illegal sexual acts, etc.). That is purer for them. Verily, Allah is All-Aware of what they do. And tell the believing women to lower their gaze (from looking at forbidden things)…”

(Surah Al-Noor 24:30-31). This verse is a proof for what we say since Allah ordered believing men and women to lower their gazes, and His ordering something means it is obligatory. Then Allah tells us that it is purer and that only an accidental (unintentional) glance will be forgiven. ‘Ali bin Abi Talib, may Allah be pleased with him narrated that the Prophet (peace be upon him) said,

“O ‘Ali, do not follow a glance with another, for you will be forgiven for the first, but not for the second.”

(Reported by Al-Hakim in Al-Mustadrak (2/212 and 3/133), Ahmed (5/351,353 and 357), al-Tirmithi and others. Al-Hakim said it is authentic according to standard of Muslim, and Al-Dhahabi agreed with him in Talkhis). There are many hadiths with the same meaning. Allah did not order people to lower their gaze except for the fact that looking at objects that are forbidden to see is counted as adultery (zina). Abu Hurairah (may Allah be pleased with him) said,

“The adultery of the eyes is the sight (to gaze at a forbidden thing), the adultery of the tongue is the talk,… and the inner self wishes and desires and the private parts testify all this or deny it.”

[Sahih Al-Bukhari (no. 6612), Muslim (no. 2657), Ahmed (2/276)]. Gazing at forbidden things is adultery since it is enjoying the sight of charms of a woman, results in these images becoming etched in the heart of the person and he tries to commit actual adultery with her. If Islam forbids gazing at her due the resultant evil, then the same evil results from free mixing. Hence, free mixing too is forbidden, since it is the means to the same evil consequences as the forbidden gaze.

The evidences that we mentioned earlier that it is not permissible to gaze at women means that it is obligatory upon a woman to cover her entire body, since exposing it or part of it results in (forbidden) glances towards it, which in turn leads the heart to become attached to her and then utilizing the means to obtain her (for illicit relations). This is also the case with free mixing.

“And let them (Muslim women) not stamp their feet so as to reveal what they hide of their adornment.” (Surah Al-Noor 24:31).

Even though the act of stamping feet itself is permissible, still Since Allah forbade women from stamping their feet so that it does not become a reason for men to hear the sound of anklets worn by women. This would arouse men’s desire for women, and the same evil consequences result from free mixing.

Allah says,

“Allah knows the fraud of the eyes, and all that the breasts conceal.” (Surah Ghafir 40:19).

Ibn ‘Abbas and others said,

“It is (about) a man who visits the house of a family, which includes a beautiful woman too who passes by him. When the members of the family are not watching him, he looks at her, but when they are alert, he lowers his gaze from her. When they are not watching, he gazes at her and when they are observing him, he lowers his gaze. Allah knows that in his heart he wishes to see her naked and if he could, he would commit adultery with her.” (Tafsir Ibn Kathir).

If Allah described the eye which steals a glance towards what is not permissible for it to look as ‘fraud’, then how about free mixing?

Allah ordered women to stay in their homes. He said,

“And stay in your houses, and do not display yourselves like that of the times of ignorance.” (Surah Al-Ahzab 33:33).

Allah commanded the wives of the Prophet (peace be upon him), who were the most pure and chaste women, to stay in their homes. This commandment is addressed to Muslim women in general too, since it is a well established principle of Islamic jurisprudence (fiqh) that directed speech is general in scope, except if there is an evidence proving that it is specific to whom it is addressed. However, there is no evidence to make it specific (the Prophet’s wives) in this case. Hence, if women are commanded to remain at home except in case of a necessity that required them to go out, then how can free mixing between them and men of the kind mentioned earlier be permissible? Moreover, in our times women have become too headstrong, have left modest all-covering garments and expose themselves wantonly to the extent of nudity in front of un-related (non-Mahram) men. Husbands and other guardians of women have little control over women whose well-being they are entrusted with.

b) Proofs from the Sunnah
As for the evidence from the Prophet’s (peace be upon him) words and actions, we will mention just ten:

Imam Ahmed narrated It was narrated that Umm Humayd the wife of Abu Humayd al-Saa’idi came to the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) and said,

“O Messenger of Allah, I like to pray with you.” He said, “I know that you like to pray with me, but your prayer in your room is better for you than your prayer in your courtyard and your prayer in your courtyard is better for you than your praying in your house, and your prayer in your house is better for you than your prayer in the mosque of your people, and your prayer in the mosque of your people is better for you than your prayer in my mosque.” So she issued orders that a prayer-place be prepared for her in the furthest and darkest part of her house, and she used to pray there until she met Allah (i.e., died).”

[Narrated by Ahmad(6/371), Ibn Khuzaymah in his Saheeh (no. 1689)and others]. Ibn Mas’ood (may Allah be pleased with him) said,

“The woman’s prayer (salah) most beloved to Allah is the one she offers in the darkest part of her home”

[Narrated by Ibn Khuzaymah (no. 1691, 1692) and Al-Tabarani in Al-Mu’jam (2/35)]. There are many other narrations to this effect that it is better for a woman to pray at home than the mosque. Hence, because Islam advises women to pray at home and that it is better than even praying in the Prophet’s Mosque behind the Prophet (peace be upon him) himself, it free mixing should be forbidden with even more reason!

Abu Hurairah (may Allah be pleased with him) reported that the Prophet (peace be upon him) said,

“The best rows for men are the first rows, and the worst ones the last ones, and the best rows for women are the last ones and the worst ones for them are the first ones.”

[Sahih Muslim (no. 440), Abu Dawud (no. 678), Al-Tirmithi (no. 224). Al-Tirmithi declared it authentic]. Hence, the Prophet (peace be upon him) told the women that if they came to the mosque, they should firstly remain separate from the worshiping men. Then he described their foremost rows to be worst and the last rows as the better ones. This was only to keep the women praying behind away from mingling with, seeing and having their hearts attached to the men in front of them on hearing voices or watching movements of the men. The Prophet (peace be upon him) described the last rows of men as the worst if there were women in the mosque. The reason behind this is that men in the last rows missed being near the Imam (prayer leader) and instead found positions near the women who are a cause of distraction and may even spoil the prayers by making these men lose concentration and sincerity in worship. Hence, if the Prophet (peace be upon him) expected this to happen in a place of worship, then how about free mixing? Free mixing in which men and women are much closer!

Zainab, the wife of ‘Abdullah, reported: The Messenger of Allah (may peace be upon him) said to us:

“When any one of you comes to the mosque, she should not apply perfume.”

[narrated by Muslim (no. 443), Ahmed (6/363)]. The Prophet (peace be upon him) also said

“Do not prevent the female servants of Allah from visiting the mosques of Allah, but they may go out (to the mosque) having no perfumed themselves.”

[Ahmed (2/475) and Abu Dawud (no 565)]. Ibn Daqeeq al-‘Eed said

“This indicates that it is forbidden for a woman who wants to go to the mosque to wear perfume, because this causes provocation of men’s desires, and it may even be a cause of provoking women’s desire (and sensuality)… The scholars also included other things under this heading of things to be avoided by women who want to go to the mosque, such as beautiful clothes, jewelery that can be seen and excessive adornments”. Ibn Hajar added, “and similarly, mingling with men.”

See Fath al-Baari, 2/279.

Usama bin Zaid reported Allah’s Messenger (may peace be upon him) as saying:

I have not left after me any (chance) of turmoil more injurious to men than the harm done to the men because of women.

[narrated by Al-Bukhari (no. 5069) and Muslim (2740)]. Since the Prophet (peace be upon him) described women as being a fitnah (temptation, trial) for men, how can the temptation and the temptable be placed together? This is not allowed!

Abu Sa’eed Al-Khudri (may Allah be pleased with him) reported that the Prophet (peace be upon him) said,

" The world is sweet and green (alluring) and verily Allah is going to install you as vicegerent in it in order to see how you act. So avoid the (allurement of) women: verily, the first trial for the children of Israel was caused by women.”

[Sahih Muslim (no. 2742)]. The Prophet (peace be upon him) made it obligatory upon Muslim men to avoid (non-Mahram) women. But how can we act on this hadith in the presence of free mixing? This is impossible, hence free mixing of the sexes is forbidden.

Abu Usayd Al-Ansari said he heard the Prophet of Allah (peace be upon him) say

when he was coming out of the mosque, and men and women were mingled in the road: ‘Draw back, for you must not walk in the middle of the road; keep to the sides of the road.’ Then women were keeping so close to the wall that their garments were rubbing against it.

[Abu Dawud (no. 5272)]. The Prophet (peace be upon him) forbade them from walking in the middle of the road since it leads to temptation, then how can one permit mingling in other places?

It is narrated from ‘Umar that when the Prophet of Allah (peace be upon him) built the mosque, he made a door for women and said,

“Men should not enter from this door.”

[Abu Dawud Al-Tialisi in his Sunan (no. 1829) and Al-Bukhari in his Al-Tarikh Al-Kabir (1/60)].Hence, the Prophet (peace be upon him) forbade men and women to mingle with each other when entering and exiting the doors of the mosque by forbidding them to use the same doors. This prohibition was enforced to block the means to free mixing. If free-mixing between the sexes is forbidden in such a condition, it should be forbidden at other places too with all the more reason!

Umm Salama (may Allah be pleased with her) said,

“Whenever Allah’s Prophet (peace be upon him) finished his prayers with Taslim (saying salam at the end of prayers), the women would get up and he would stay on for a while in his place before getting up.”

In another narration, the words are:

“When the Prophet finished the prayer with Taslim, the women would depart and enter their houses before Allah’s Apostle departed.”

In the third narration in Bukhari from her,

“In the lifetime of Allah’s Apostle the women used to get up when they finished their compulsory prayers with Taslim. The Prophet and the men would stay on at their places as long as Allah will. When the Prophet got up, the men would then get up.”

[Sahih Al-Bukhari (no. 849)]. Here, we see that the Prophet (peace be upon him) prevented mixing between men and women by his action. This action cautions us against free-mixing between the genders in places other than the mosque as well.

Mi’qal Bin Yasar (may Allah be pleased with him) narrated that the Prophet (peace be upon him) said,

“If the head of one of you is pierced with an iron needle, it is better for him than to touch a woman who is not legal for him (to touch).”

[Narrated by Al-Tabarani in Al-Mu’jam Al-Kabir (20/213), Ibn Abi Shaybah in Al-Musannaf (4/341) and the narrators were declared trustworthy by Al-Haytami and Al-Mundhiri].

Abu Umamah (may Allah be pleased with him) narrated from the Prophet (peace be upon him) that he said,

“It is better for man to press (against himself) a pig smeared with clay and mud, than to press his shoulder against the shoulder of a woman not legal for him (to touch).” [Al-Tabarani 4/326, though Al-Mundhiri said that a narrator in the chain is extremely weak].

Hence, the Prophet (peace be upon him) forbade men from touching women (and vice versa), whether with or without a barrier (like a cloth etc) if he is not her Mahram due to its evil consequences. So, free mixing between the sexes too is forbidden for the same reason.

Conclusion:
A person who ponders on the evidence presented by us will clearly see that the opinion that free mixing among men and women lead to fitnah (trials, temptation) is a figment of imagination of a few people. However, in reality, it does lead to fitnah and that is why Islam forbade from it; in order to nip the evil in the bud. The special circumstances which are due to necessity or extreme need in places of worship, e.g. the mixing of men and women in the Grand Mosque at Mecca and the Prophet’s Mosque in Medina are exceptions to the rule. We ask Allah to guide the misguided among the Muslims and to increase the guidance of those Muslims who are guided. We ask Allah to make the Muslims rules to do good, leave evil and physically stop the foolish people. Indeed, Allah is All-Hearing, Near (by His Knowledge) and Responsive!

:´´´´´´

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar öldürür

Aşk denizine daldırır

Tecelli ile doldurur

Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem

Mecnun olup dağa düşem

Sensin dünü gün endişem

Bana seni gerek seni

Sufilere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Fahruddin gerek

Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver anları

Bana seni gerek seni

Yunus’dur benim adım

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum

Bana seni gerek seni

Yunus Emre

Allahim lùtfen ....  benim aile..  ben aglarim...    ağrı ... derin
ruhum .. yalnız ...

izin
ailemi görmek gerek
Allahim ...YALNIZ Allah'im, al beni lütfen