ALLAHU AKBAR..

FROM MY HEART ALLAHIM.... THIS IS TO YOU ONLY TO YOU... ONLY YOU KNOW ME, ALLAHIM...ONLY YOU CAN TO HELP ME..ONLY YOU CAN TO MAKE WHAT I NEED,
TO MODIFY WHAT TO NEED... TO BE BETTER WHAT NEED... ONLY YOU CAN TO FORGIVE ME... AND TO MAKE THOSE HEART, WITHOUT LOVE TO WORK FOR THE TRUTH LOVE... AND UNDERSTAND WHAT IS THE TRUE LOVE... MY ALLAHIM.. FORGIVE ME...
I , YET, AM TO LEARNING... TO BE, GOOD MUSLIM, MY ALLAH....









NÃO USE DE ENGANAÇÃO, NÃO USE AS PESSOAS, NÃO SE PONHA ENTRE CASAIS, NÃO SEPARE FAMILIAS, NÃO FALE DA VIDA ALHEIA.
TENTE SER MELHOR A CADA DIA. TEMA ALLAH CC COM FEVOR.
TODOS NÓS SABEMOS QUE COLHEREMOS O QUE SEMEAMOS.
CUIDE DE SUA VIDA. NÃO CUIDE DA VIDA ALHEIA.
SE NÃO PUDER AJUDAR, NÃO ATRAPALHE. NÃO SE PONHA NO CAMINHO.
ALLAH CC NOS DEU UMA UNICA VIDA, CABE-A NÓS CUIDAR DELA !














Sunday, November 25, 2012

Hatme në Xhaminë shqiptare në Hamburg

HATME-İ HACEGAN DUASI-MEALLİ(1.BÖLÜM)

menzil tesbihatı



Gavsı HZ Seyyid Abdülbaki

Soru: Nakşibendîlik ne demektir?
Nakşibendîlik, Kur'an ve Sünnet'e uygun yaşamak, bid'atı terketmek, kalbi günahlardan arındırmak, metanetli bir şekilde Allah'ı zikreder duruma gelmek ve samimiyetle Allah Teâlâ'ya yönelmektir.


Soru: Kalbi günahlardan arındırmak nasıl olur?
Nisan yağmurlarını düşünün. Ne yapıyor' Toprağı canlandırıyor, toprak içindeki tohumları canlandırıyor, filizleri ortaya çıkarıyor, bitkileri yeşertiyor. İşte Şah-ı Hazne de bu şekilde insanların kalbini tedavi eder, ruhlarını canlandırır.
İnsan kalbinin iki özelliği vardır: Biri halk âlemi, diğeri ise emir âlemiyle ilgilidir.
Tüm âlem Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarına mazhar olmuştur; O'nu yansıtır. İnsanın kalbi de buna benzer. Yüce Allah'ın sıfatlarını yansıtan küçük âlemdir. Bu yüzden kalp, Allah'ın nazargâhıdır. Ruhlar âlemini içine alır. Kâinatın yaratılışında arş ne ise, bedendeki kalp de odur. Arş, mâna âlemiyle madde âlemi arasında bir köprüdür. Emir âleminden gelen ilâhî tecelliler önce arşa iner. Sonra madde âlemine yansır.
İşte beden dünyasına gelen tecelliler de önce kalpte yer bulur. Sonra ruh, mânevî zevk alır ve gelen tecellileri bedenin bütün organlarına ulaştırır. O zaman saçımızın bir teline varıncaya kadar bütün organlarımız bu mânevî hissi elde eder.
Meselâ harama bakan gözü düşünün; mânevî kiri önce kalbe gider, diğer organlarla kazanılan günahların mânevî kirleri de böyledir. Onun için kalbin günahlardan arındırılması gerekir. Bu da zikirle olur. Kalp zikretmezse, günahların kirini atamaz hale gelir. O zaman ilâhî feyizleri de anlamaz. Bu yüzden büyüklerimiz, kalbin Allah'tan gafil kalmaması için çok gayret etmişlerdir. Kalbin temizliğine önem vermişlerdir.
İnsan kalbinde yürek, mânevî kalbin de yeridir. Vücudumuzda bulunan diğer tecelli yerleri de ona bağlıdır. Bu ilâhî tecelli yerlerine letâif denir. İnsan vücudundaki letâif sayısı altıdır. Bunlar kalp, ruh, sır, hafâ, ahfâ ve nefistir. Kalbin yeri sol memenin dört parmak altıdır; Allah'ın muhabbeti ve ilâhî cezbenin merkezidir.
Ruhun yeri sağ memenin dört parmak altıdır; Allah sevgisinin merkezidir. Sırrın yeri sol memenin iki parmak üstüdür; Allah'ı bir bilmenin mânevî tanıma mahallidir.
Hafânın yeri sağ memenin iki parmak üstüdür; Bütün eşya Allah'ın tecellisinde buradan gayb âlemine açılır.
Ahfânın yeri göğüs kafesinin iki parmak aşağısıdır; Burası suyun içinde sütün kaybolması gibi, kulun Allah'tan başka hiçbir şeyi görmemesini sağlayacak olan mânevî bir merkezdir.
Nefsin yeri de alnın ortasında iki kaş arasıdır.
Tüm bunlar bir mürşid-i kâmilin terbiyesi altında ilâhî tecellilere açılır. O zaman Allah Teâlâ, insanî ruha çeşitli tecelliler ihsan eder. Ruh terbiye edilince kalp de terbiye edilmiş olur ve Allah'a ulaşır. Kul da günahı terkeder. İşte bu seyrü sülûk ile gerçekleşir. O zaman kul, kendisine emanet edilen tertemiz ruhu imanla Allah'a teslim eder ve kurtulur.
Soru: Kalbimize ilâhî tecellileri çekmek için ne yapmalıyız?
Bazı mürşidler, müridlerinin mânevî yeteneklerine göre çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Her mürid, mürşidinden öğrendiği temel usulleri yerine getirmelidir. Kalbi ona göre terbiye etmelidir. Sevgi, kalbin bir işe meyletmesidir. Eğer Allah sevgisi kalpte varsa, kalp Allah'a itaat etmek ister. Seven sevgilisini hiç unutur mu' Başkasına meyleder mi' Bir insana cin çarparsa ne olur' Ama sevgi çarparsa aşk olur. Bu da hikmettir. Kalbin ilâhî tecellilere açılması için âdap kitaplarını okuyun. Şah-ı Hazne bize şu âdapları tavsiye etmişti:
Dinî ve dünyevî işler dışında halkın övmesi ve yermesine itibar etmemelisiniz.
Belâ ve musibetlere tahammül etmenin yollarını aramalısınız. Sabretmesini öğrenmelisiniz. Asıl sabır yokluk anında belli olur.
Beş vakit namazı terketmemelisiniz. Namazlarınızı cemaatle kılmalısınız. İnsan cemaatle namaz kılmak yerine tek başına namaz kılmayı tercih ediyorsa, bunun sebebi nefis letâifinin terbiye edilmeyişindendir.
Çok konuşmamalısınız. Çok konuşmak gıybet meydana getirebilir. Gıybet, başkasının arkasından konuşmak demektir. Bir insanın gıybet yaptığının bir özelliği de kıldığı namazlardan sonra tesbihat yapmayı terketmesidir.
Helâl lokma yemek letâiflerin çalışmasını sağlar. Kalbin nefse mağlup olduğu işlerin başında tuvalet âdâbına uymamak, düzgün abdest almamak, guslü usulünce yapmamak ve necâsetten korunmamak gelir.
Halkın eziyetlerine tahammül etmelisiniz. Tahammül etmek büyüklüktür. Allah Teâlâ Peygamberimiz'e (s.a.v) bile şöyle buyuruyor:
"Azim sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sen de sabret."271
Mal, mülk, aile ve evlât sevgisinde dengeli davranmalısınız. Bunların varlığı da yokluğu da imtihan vesilesidir.
Cömert olmalısınız. Fakir ve miskinlere şefkatle davranmalısınız.
Aileniz ve çocuklarınız başta olmak üzere bütün insanlarla iyi geçinmelisiniz.
İnsanların eksikleriyle meşgul olmak yerine evvelâ kendi kusurlarınızla meşgul olmalısınız. Onun için şöyle denilmiştir:
Sen kendi varlığından gafil olmadıkça
Hiçbir zaman muradına ulaşamazsın
Zâhir denizinden sahile çıkmadıkça
Ehl-i aşk nezdinde kâmil olamazsın
Sabah ve akşam kalp derslerinizi yani virdinizi yerine getirmelisiniz. Bu derslere devam ettikçe kalplerde, Allah'ın izni ve Şah-ı Hazne'nin himmetiyle ilâhî bir pencere açılır.
İnsanların en hayırlısı, kullar hakkında kötülük düşünmeden sabahlayan ve akşama kavuşandır. İnsanın en iyi dostu, Allah'a kullukta kendisine yardımcı olandır, kusurlarını ve kötülüklerini hatırlatandır.
Soru: İnsanın Kur'an, hadis ve fıkıh ilmini bilmesi yeterli değil midir' Bir mürşid-i kâmile bağlanmak şart mıdır?
Bir eczacı düşünün; her türlü ilâcın nasıl yapılacağını ve bu ilâçların hangi hastalıklara iyi geleceğini bilir. Hatta çoğu zaman doktorlara bile bilgi verir. Doktorlar da onun verdiği bilgilere dayanarak hastalarına ilâçlardan tavsiye ederler. Ama eczacı çoğu defa hastalığı teşhis edemez. Hastalığın teşhis edilmesi ise ayrı bir uzmanlık alanıdır. Reçete olmaksızın eczacı ilâç veremez. Verdiği takdirde hasta zarar görürse eczacı suçlu olur. Yine her doktor kendi filmini çekemez. İki omzu arasında bir rahatsızlığı olsa tedavi edemez. Bir başkasına muhtaç olur.
Âlimleri de böyle düşünmek gerekir. Kalbin mânevî hastalıklarında ehil olan âlimler mürşid-i kâmillerdir. İnsanlara sohbet etmek ayrı bir iştir, insanlar üzerinde sohbeti icra etmek ve gereğini yerine getirmek, kalpleri tedavi etmek farklı bir iştir. Kitaplardan ilim öğrenmek şarttır. O ilmi bütün bedene kabul ettirmek de şarttır. Kur'an ve hadis âlimi olmak kadar, bunları yapan kâmil insan olmak da önemlidir. Devrimizde çok vaaz eden vardır; hidayete eren ise azdır. Mürşid-i kâmiller insanların Allah'a yönelmesine yani hidayetine vesile olurlar. Ama irşad ehli zatlar zamanımızda çok azdır.
Soru: Mürşid-i kâmil, müridine nasıl himmet eder?
Ben Hazne'de iken kalbime vesvese gelmiş, artık Şah-ı Hazne'nin dergâhına lâyık değilim diye düşünmeye başlamıştım. Mürşidimden uzaklaşmak, dergâhtan ayrılıp gitmek istiyordum. Şah-ı Hazne camiye giderken yanına yaklaştım ve derdimi söyledim. Şah-ı Hazne bana şöyle dedi:
'Mürşidin himmeti, müridin çalışmasına göre meydana gelir.' Bu defa,
'Peki mürid nasıl çalışır'' diye sordum. Bana şöyle dedi:
'Mürid, yüce Allah'ın emirlerini yerine getirir ve yasaklarından kaçınırsa çalışmış olur.'
Soru: İhlâs Ne Demektir?
İhlâs, Rabbü'l-âlemin'in emir ve hükümlerini sadece Allah rızâsı için yapmak, bunun için bütün gücünü sarfetmek ve bunlara sebat göstermenin özüdür. İnsan kıymet verdiği ve düşündüğü şey kadardır. Hayatını şöhret ve şehvete adayan kişinin sonu hiç kuşkusuz hüsrandır.
Soru: Hatme Yapmanın Faydası Nedir?
Hatme yapmanın faydası sayılamayacak kadar çoktur. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bize, ümmetime faydası en çok olan bir zikir usulü tavsiye etmeni istiyorum demiş olsaydı, ben insanların hatme yapmalarını tavsiye ederdim. Çünkü hatme yaparken Peygamber Efendimiz (s.a.v) zikir meclisine teşrif eder. Hatme duası okunurken adı zikredilen sâdât-ı kirâm da ruhaniyetleri başta olmak üzere o halkaya gelirler. Hatmeye katılan müridlerin bütün arzu ve isteklerini kayıt altına alırlar. Hatme duasının okunması bittikten sonra ise Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) ruhaniyeti ile birlikte sâdât-ı kirâm da zikir meclisinden ayrılır. Daha sonra hatmeye katılanların istekleri Rabbü'l-âlemin'e arzedilir.
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v), Allah Teâlâ'ya götürdüğü istekler ise hiç reddedilmez.


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيْمِ
اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ
اَللّهُمَّ اَنْتَ الْحَيُّ الْقَيُّوْمُ اَلْعَلِيُّ الْعَظِيْمُ
اَلْخَالِقُ الرَّازِقُ  اَلْمُحْيِي الْمُمِيْتُ
 اَلْبَدِيئُ الْبَدِيْعُ
لَكَ الْكَرَمُ وَ لَكَ الْجُوْدُ
وَ لَكَ الْمَنُّ وَ لَكَ الاَمْرُ
وَحْدَكَ لاَ شَرِيْكَ لَكَ
يَا خَالِقُ يَا رَازِقُ
يَا مُحْيِي يَا مُمِيْتُ
يَا بَدِيْعُ يَا رَفِيْعُ
اَسْأَلُكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ
وَ اَنْ تَرْحَمَ ذُلِّ بَيْنَ يَدَيْكَ  وَ تَضَرُّعِي اِلَيْكَ
وَحْشَتِي مِنَ النَّاسِ وَ اُنْسِي بِك

O Allah! I ask You by the honour of that person who has sought refuge in You and the refuge of Your Honour rested in the shade of Your Majesty and was familiar with Your ways and had no hopes from anyone else. O the giver of great rewards.
O the one to free the indigents, O the one who has praised Himself with generosity and has named himself "Wahab" (the bestower) and that I call on You, in fear and anxiety in greed and success, in helplessness and freedom, in gains and loses, standing and sitting, in bowing and prostrating, in walking and mounting, coming and going, so much so that in all conditions I ask Yu to send Your mercy and blessings on Mohammed and his progeny (ask for Your needs over here).      

Hz Ali (ra)
اَللّٰہُمَّ اِنِّیْ اَسْئَلُکَ بِحُرْمَۃِ مَنْ عَاذَ بِکَ مِنْکَ وَ لَجَأَ
 اِلٰی عِزِّکَ وَ اسْتَظَلَّ بِفَیْئِکَ وَ اعْتَصَمَ بِحَبْلِکَ وَ لَمْ
 یَثِقْ اِلاَّ بِکَ یَا مُطْلِقَ الْاُسَارٰی یَامَنْ سَمّٰی نَفْسَہٗ مِنْ
  جُوْدِہٖ وَہَّابًا وَ ہَا اَنَا اَدْعُوْکَ رَغَبًا وَ رَہَبًا وَخَوْفًا وَ  طَمَعًا وَ اِنْجَاحًا وَ اِلْحَلحًا وَ تَضَرُّعًا وَ تَمَلُّقًا وَ قَائِمًا وَ قَاعِدًا وَّرَاکِعًا وَ سَاجِدًا وَ رَاکِبًا وَمَا شِیًا وَ ذَاہِبًا وَ جَآئِیًا وَ فِیْ کُلِّ حَالاَتِیْ اَسْئَلُکَ اَنْ تُصَلِّیَ عَلٰی مُحَمَّدٍ وَ اٰلِ مُحَمَّدٍ (’’وَاَنْ تَفْعَلْ بِیْ کَذَا وَکَذَا وَ تَذْکُرُ حَاجَتَکَ‘‘)

Crise humanitária na Síria em novembro de 2012 970 pessoas foram torturadas na Síria, 2148 '47 000 pessoas foram mortas crianças. Ao mesmo tempo, milhares de pessoas ficaram feridas devido aos massacres no país, foi preso 400.000 pessoas, 600.000 pessoas no Líbano, Jordânia, Iraque, e foram forçados a migrar para países vizinhos como a Turquia, foi substituído por 2,5 milhões de pessoas no país, 1,5 milhões de pessoas vivem na beira da fome e 100.000 pessoas estão desaparecidas. 17 jornalistas que trabalham nos eventos na Síria desde o início dos delírios de perseguição e
. Não pode ficar mais de 30 jornalistas e as notícias foi tirada ! doando Por favor, apoiem a campanha de emergência IHH Aid Síria clique para vincular a doação on-line: https://secure.ihh.org.tr/?quick=188&language=tr para nossas contas bancárias Clique em http://www.ihh.org.tr/banka-hesap-numaralari/tr "Sírias" 3072'ye tipo de envio esforços de emergência na Síria pode doar USD5,00.

Foto: Crise humanitária na Síria em novembro de 2012 970 pessoas foram torturadas na Síria, 2148 '47 000 pessoas foram mortas crianças.  Ao mesmo tempo, milhares de pessoas ficaram feridas devido aos massacres no país, foi preso 400.000 pessoas, 600.000 pessoas no Líbano, Jordânia, Iraque, e foram forçados a migrar para países vizinhos como a Turquia, foi substituído por 2,5 milhões de pessoas no país, 1,5 milhões de pessoas vivem na beira da fome e 100.000 pessoas estão desaparecidas.  17 jornalistas mortos desde o início dos eventos na Síria, e mais de 30 jornalistas que trabalham na notícia não pode obtê-lo.  Por favor, apoiem os sírios IHH emergência doações de campanha de ajuda!  Clique aqui para doar link online: Clique aqui para contas bancárias https://secure.ihh.org.tr/?quick=188&language=tr: http://www.ihh.org.tr/banka-hesap-numaralari/tr " "A Síria Síria, enviando esforços de emergência tipo 3072'ye pode doar R $ 5.Humanitarian Crisis in Syria as of November 2012 970 people were tortured in Syria, 2148 '47 000 people have been killed children. At the same time, thousands of people were wounded due to the massacres in the country, was arrested 400,000 people, 600,000 people in Lebanon, Jordan, Iraq, and were forced to migrate to neighboring countries such as Turkey, was replaced by 2.5 million people in the country, 1.5 million people live in the edge of starvation and 100,000 people are missing. 17 journalists working in the events in Syria since the beginning of delusions of persecution and
Can not get more than 30 journalists and the news was taken. donating Please support the campaign IHH Emergency Aid Syria! click to link to donate online: https://secure.ihh.org.tr/?quick=188&language=tr for our bank accounts Click on http://www.ihh.org.tr/banka-hesap-numaralari/tr "Syrian" type 3072'ye sending emergency relief efforts in Syria can donate $ 5.
? BILIYORMUSUN ?,,
Kac,, gecedir,, sana ,,uyuyorum,,
Sana ,,uyaniyorum,, kac,, sabahtir,,
,,? BILIYORMUSUN ?,,
ismin ,,hala ,,dudaklarimda ,,gizli,,
Seni,, iciyorum,, sabah,, aksam kac ,,dumandir,,
,,Gozlerimde ,,tutuyorsun,,
Sana ,,agliyorum ,,kac ,,damladir,,
,,? BILIYORMUSUN ?,,
Kac ,,siirdir,, seni,, yaziyorum ,,kalbime,,

Seni ,,ciziyorum,, kac ,,resimdir,,,
Seni,,, cagiriyorum,, turku,, turku,,
,,? BILIYORMUSUN ?,,
Kac ,,gundur,, sana ,,usuyorum,,
Sana ,,yaniyorum ,,kac ,,haftadir,,
,,? BILIYORMUSUN ?,,
Kac ,,buluttur,,, islaniyorum ,,askindan,,
Yuzum,, sen,,,gozum,,, sen,,,sacim,, sen ,,oldun,,
Kac,, aynadir,, sen,, duruyorsun,, karsimda,,,
Kac,, ormandir,, yaniyorsun,, yuregimde,,
,,? BILIYORMUSUN ?,,
Kac,, zamandir ,,sana,, ihtiyacim,, var,,,
,, ? BILIYORMUSUN ?,,.

ESMA-ÜL HÜSNA - ALLAH'IN 99 iSMi

SALAVAT-I ŞERİF

WHAT  PREJUDICE DOES



WHATS TO IGNORE TO PREJUDICE DO...

'A'oozu Billahi Minash-shaitanir Rajeem bismillaharrahmanarrahim

'A'oozu Billahi Minash-shaitanir Rajeem bismillaharrahmanarrahim

Ayat-ul-Kursî.]—
Allah! There is no deity except He, the Ever Living, the One Who sustains and protects all that exists. Neither slumber, nor sleep overtake Him. To Him belongs whatever is in the heavens and whatever is on earth.
Who is he that can intercede with Him except with His Permission?
He knows what happens to them (His creatures) in this world, and what will happen to them in the Hereafter .
And they will never compass anything of His Knowledge except that which He wills. His throne extends over the heavens and the earth, and He feels no fatigue in guarding and preserving them. And He is the Most High, the Most Great.


Allahu laa ilaha illa huwa, Al -Haiy ul-Qaiyum La ta'khudhuhu sinatu wa la nawm lahu ma fis -samawati wa ma fil-'ard Man dhal-ladhi yashfa'u 'indahu illa bi-idhnihi Ya'lamu ma bayna aydihim wa ma khalfahum wa la yuhituna bi shai'im min 'ilmihi illa bima sha'a Wasi'a kursiyuhus-samawati wal ard wa la ya'uduhu hifdhuhuma wa Hu wal 'Aliyul-Adheem

In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.


Quran 113:0
In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.
Say, “I seek refuge in (Allah) the Lord of the Daybreak.”
“From the evil (deeds) of that (creation) which He (Allah) created.”
“And from the evil (deeds of other people) when night time comes (and I am asleep unable to protect myself).”
“And from the evil (deeds) of those (people) who blow on knots (and call on Satin .Shaitan) to help them to cause harm)."
“And from the evil (deeds) of the jealous person when they become envious (and they try to cause harm).”


Quran 114:0
In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.
Say, “I seek refuge in (Allah) the Lord of (all) humans.”
“The king of (all) humans.”
“The Allah of (all) humans.”
“From the evil of the retreating whisperer (Satin.Shaitan) who whispers evil suggestions ,( but disappears when people remember Allah).”
‘Who whispers (evil suggestions) into the hearts of humans.”
“(Promoting evil) from among (both) the jinn and humans.”

Oh our Sir, do not condemn us, we are forgotten or we make a mistake! Oh our Sir, do not impose on us load, like which you imposed on our ancestors! Oh our Sir, do not overload us with what we cannot support! Tolerate us! Forgive us! Have compassion of us! You are our Protector! Grant to us the victory on the incredulous ones!


"Laa ilaaha ill-Allaah wahdahu laa shareeka lah, lahu'l-mulk wa lahu'l-hamd wa huwa 'ala kulli shay'in qadeer (There is no god except Allaah Alone with no partner or associate; His is the Sovereignty and His is the praise, and He is Able to do all things)"
Amin amin amin



O JARDIM - THE GARDEN



O JARDIM

Ao nascer, recebemos um jardim para cuidar, já com muitas sementes, que noscabe apenas regar, cuidando com carinho de cada canteiro.No canteiro do Amor, nascem os mais belos sentimentos, como a solidariedade,o afeto, a ternura e uma linda flor vermelha, chamada de solidariedade.No canteiro da esperança, nascem os sonhos, a perseverança, os desejos daalma, que bem regados, rendem muitos frutos, chamados de "realizações".No canteiro da alegria, flores lindas que sorriem para a vida, sãoconhecidas como "motivação", "boa vontade" e "persistência", sendofundamentais para a continuidade do nosso jardim.Mais ao fundo, um canteiro impressiona pela altura das flores, é o canteiroda fé, regado com orações e atitudes regeneradoras, sobem até o céu, emuitas das flores tocam os pés dos anjos, que tudo ouvem nas nossasplantações.Muitos cuidam do canteiro com trabalho incessante, vigiando os pensamentos,regando constantemente o amor, a alegria e a esperança, sempre com desejosincero de mudar para melhor.Assim, as flores crescem sempre fortes, lindas e mesmo diante dastempestades, próprias da vida, resistem ao tempo e as dificuldades,tornando-se cada vez mais belas.Outros, se perdem em lamentações, gastando o precioso tempo em divagações.Pensam nas plantas que poderiam ter e não tem, naquelas que já tiveram eperderam, nas belas plantas do vizinho, e vão se descuidando do jardim,deixando as ervas daninhas tomarem conta dos canteiros.Assim, plantas destruidoras como o ódio, a inveja, a calúnia, a preguiça, as paixões,
o desrespeito, entre outras pragas, vão tomando o lugar das flores, e vamos nos
tornando pessoas amargas, insensíveis, amarguradas, tristes e doentes.O jardim da vida são os seus pensamentos, o regador seus sentimentos e asemente, a fé.O jardineiro é você, a terra, a própria vida, a água é Allah (swt), fonte de toda avida, que está dentro de você, e em todos os lugares em forma de energia.Seja você, o próprio jardim de Deus, cuide dos seus canteiros, regue todosos dias com amor, esperança e fé.Eu acredito em você.
Cid Pimentel
F.M.J.

adaptado por Suleyman


The GARDEN
While being born, we receive the garden you it take care, already with much seeds, which noscabe it hardly will water, taking care affectionately of each flowerbed. In the flowerbed of the Love, the most beautiful feelings plows born, like the solidarity, the affection, the gentleness and the lovely red flower called of solidarity. In the flowerbed of the hope, there joy plows born the dreams, the perseverance, the wishes daalma, what watered well, bring many results called of " realizations in.No flowerbed of the, lovely flowers that smile will be the life, sãoconhecidas like "motivation", " good will " and "persistence", sendofundamentais will be the continuity of our garden. Live you it the bottom, the flowerbed impresses will be the height of the flowers, he is the canteiroda faith, watered with prayers and regenerative attitudes, they rise up you it the sky, emuitas of the flowers they touch the feet of the angels, who completely hear in the nossasplantações. Many people take care of the flowerbed with incessant work, watching the thoughts, always watering constantly the love, the joy and the hope, with desejosincero of changing will be better. Only, the flowers always grow strongly, lovely and even before dastempestades, own of the life, stand the test of team and the difficulties, becoming live and live beautiful.
Others, they plows lost in lamentations, spending the precious team in wanderings. They think about the plants that they might have and it is not, in that what they had already eperderam, in the beautiful plants of the neighbor, and they go if neglecting the garden, letting the weeds take care of the flowerbeds. Only, destructive plants like the hatred, the envy, the slander, the laziness, the passions, the disrespect, between other nuisances, plow taking the place of the flowers, and we go in making bitter, insensible, embittered, sad and ill persons. The garden of the life they plows his thoughts, watering can his feelings and asemente, the faith. The gardener is you, the land, the life itself, the water is Allah (swt), fountain of every live, which is inside you, and at all the places in the form of energy. Be you, the God's garden itself, take care of his flowerbeds, water todosos days with love, hope and faith.
I BELIEVE IN YOU!!!

by: Dr . Cid Pimentel F.M.J. adapted by Suleyman