ALLAHU AKBAR..

FROM MY HEART ALLAHIM.... THIS IS TO YOU ONLY TO YOU... ONLY YOU KNOW ME, ALLAHIM...ONLY YOU CAN TO HELP ME..ONLY YOU CAN TO MAKE WHAT I NEED,
TO MODIFY WHAT TO NEED... TO BE BETTER WHAT NEED... ONLY YOU CAN TO FORGIVE ME... AND TO MAKE THOSE HEART, WITHOUT LOVE TO WORK FOR THE TRUTH LOVE... AND UNDERSTAND WHAT IS THE TRUE LOVE... MY ALLAHIM.. FORGIVE ME...
I , YET, AM TO LEARNING... TO BE, GOOD MUSLIM, MY ALLAH....









NÃO USE DE ENGANAÇÃO, NÃO USE AS PESSOAS, NÃO SE PONHA ENTRE CASAIS, NÃO SEPARE FAMILIAS, NÃO FALE DA VIDA ALHEIA.
TENTE SER MELHOR A CADA DIA. TEMA ALLAH CC COM FEVOR.
TODOS NÓS SABEMOS QUE COLHEREMOS O QUE SEMEAMOS.
CUIDE DE SUA VIDA. NÃO CUIDE DA VIDA ALHEIA.
SE NÃO PUDER AJUDAR, NÃO ATRAPALHE. NÃO SE PONHA NO CAMINHO.
ALLAH CC NOS DEU UMA UNICA VIDA, CABE-A NÓS CUIDAR DELA !














Sunday, July 3, 2011

dua hz Ali ra




Hazreti Ali (radıyallahü anh)’ın Kaside-i Mecdiyyesi




Allahım! Hamd Sanadır, ululuk tahtının Sultanı Sen’sin
Bereketi dilediğine verir, dilediğine de vermezsin.
Allahım! Beni Sen yarattın; sığınağımdır rahmetin
Bollukta da, darlıkta da en büyük ümidimdir şefkatin.

Allahım! Hatalarım pek büyük ve çok olsalar da
Hiç şüphesiz Sen’in affın onlardan daha büyüktür.

Allahım! Dileğimi yerine getireceğin ümidindeyim
Şu perişan halime bak; yaptıklarımdan bin pişmanım.

Allahım! Hâl-i pürmelâlimi, aczimi görür ve bilirsin
Gizli gizli yakarışlarımı da sadece Sen işitirsin.

Allahım! Ümitsizlik vadilerine düşmeme izin verme
Lütfuna ihtiyacım sonsuzdur, kalbimi de kaydırma!

Allahım! Şayet kovarsan beni ya da haybete uğrarsam
O zaman ne yaparım, hangi kapıya gidebilirim!?

Allahım! Azabından, gazabından, ikabından, Sen koru!
Huzurunda kulluk tasmasıyla duran bu boynu bükük kulu!

Allahım! Orada ne diyeceğimi lisanıma Sen yerleştir
Acı mıdır kabirdeki halim, bilemem nedir?

Allahım! Azabınla cezalandırsan da beni bin sene
Rahmetinden ümidim kesilmeyecek bir an bile.

Allahım! Bağışlayıcılığının lezzetini duyur gönlüme
Evlâd ü iyalin, malın-mülkün fayda vermediği günde.

Allahım! Tutmazsan elimden, zayi olur giderim ben
Fakat koruyup kollarsan, kaymaz ayaklarım yerinden.

Allahım! Sadece muhsinleri affedersen eğer Sen
Hevasına yenik düşmüş mücrimleri bulunur mu affeden!?

Allahım! Takva talebinde ifrata girmişsem şayet
İşte huzurundayım, tevbe ediyorum, günahımı affet!

Allahım! Dağlar cesametinde olsa da günahlarım
Affın ondan da büyüktür, bağışlanma umarım.

Allahım! Cahillik edip günahlara dalmış olsam da
“Kulumun korkmasına gerek yok”, nidası kulağımda.

Allahım! Lütfunu hatırlayınca bütün korkularım diniyor
Günahlarım zihnime hücum edince, gözlerim yaş akıtıyor.

Allahım! Sürçmelerimi görmezden gel, günahlarımı sil
Bin pişmanım yaptıklarımdan, kalbimdeki yangındır delil.

Allahım! Bir bîçareyim, rahmetini ve fazlını gözlüyorum
Sen’in ihsan kapından başka bir kapıyı çalacak da değilim.

Allahım! Dergahından uzaklaştırılır ya da iltifat görmezsem
Kimin affını umabilir ve kimden şefaat bekleyebilirim!?

Allahım! Seven gönül gecelerde uyumaz, dua eder, yalvarır
Gafillerin yaptığı tek şeyse, kulağı üzerine yatıp uyumaktır.

Allahım! Kulların hep Sen’in bol rahmetini ümid ederler
Ve Cennet bahçelerinde ebediyyen kalmayı dilerler.

Allahım! Reca hislerim coşunca kurtulacağım zannediyorum
Günahlarımı düşündüğümde de kendimi çok levmediyorum.

Allahım! Kulunu affedersen eğer, affınla kurtuluşu bulur
Yok eğer affetmezsen, sayısız günahlarıyla helak olur.

Allahım! Habibin Hazreti Muhammed Mustafa hürmetine
Ve O Nebiler Serveri’ne ittiba eden salih kulların hürmetine.

Allahım! Hazreti Ahmed ü Mahmud’un dini üzere sabit kıl,
Gönlüme de, inabe, takva, taat ve hudû hisleri sal.

Allahım! Rahmeti Sonsuz Allahım! Kulunu mahrum etme
Etme de, O mahlukatın en hayırlısının şefaatine nail eyle.

Allahım! Kulların ellerini açıp Sana dua ettiği müddetçe
Sen de Kainatın İftihar Tablosu Efendimiz’e salât eyle!

Bu dua el-Kulûbü’d-Dâria’nın 19-22. sayfasında geçmektedir

Hazreti Ali (Radiyallahü Anh)’a Ait, Tasa ve Kederden Emîn Olmak İçin Okunabilecek Bir Dua




Rabbim! Açık-gizli bütün işleri gören ve bilen yalnız ve yalnız Sen’sin!
Yerküre Sen’in izzetinden yayılıp dürülmüştür; Güneş ve Kamer de, arzı ve gökleri aydınlattıkları ışıklarını Sen’in nurundan almışlardır.

Ey temiz gönülleri her zaman lütuflarıyla sevindiren, hayatını takva yörüngeli sürdüren gönül erlerinin korkularını izale eden ve kullarının ihtiyaçlarını gönderen Sultanlar Sultanı Allahım!
Sen öyle yüce bir sultansın ki, dergahında kapıcı bulunmaz; zaten Sen’in de öyle bir kapıcıya ihtiyacın yoktur.
Sen bir vezîre, bir yardımcıya da asla muhtaç değilsin.
Sen’den başka bir rabb olmadığını ve Sen’in el açıp yalvarılacak yegane ma’bûd olduğunu bütün kâinat değişik lisanlarla haykırıp durmaktadır.

Ya Rab!
Hiç ayrılmadan Sen’in dergahının önünde bekleyenler ve ısrarla el açıp yalvaranlar, başka değil Sen’den sadece lütuf ve ihsan görürler.
Allahım!
Sen ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” kenzinin tek sahibisin; Sen’in her şeye gücün yeter. Habîbin Hazreti Muhammed hürmetine, ehl-i beyti hürmetine bizi de umduklarımıza nâil eyle!..
Amin …
Bu dua el-Kulûbü’d-Dâria’nın 19. sayfasında geçmektedir.

Hazreti Ali (radıyallahü anh)’ın Haftalık Virdinden Perşembe Günleri Okuduğu Dua




Rahman ve Rahîm Allah’ım! Duama Sen’in Nâm-ı Celîlini zikrederek başlıyorum. Mülk bütünüyle Sen’indir; bütün iyilik ve güzelliklerin, hayırların yegane kaynağı da Sen’sin!
Gizlisiyle, aşikârıyla her iş neticede dönüp Sana gelir; her şeyin müntehasında yalnız Sen varsın.
Onun için de evvel-âhir bütün hamd ü senâlar Sana’dır.
Sübhansın ya Rab; bütün noksanlıklardan Sen’i tenzîh ü takdîs ve topyekün güzel sıfatlarla mevsûf bulunduğunu bir kere daha ikrar ediyorum.
Mülk ve melekût âlemlerinin, görünür dünyaların ve onların ötesinin tek sahibi Sen’sin.
Azîzsin, gücün her şeye yeter.
Hayat ezelî sıfatındır ve Sen’in için fena asla söz konusu olamaz.
Melikler Melîki’sin; hep hilimle davranır, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen cezalandırmaz, haddini bilmezlerin ayıplarını görmezlikten gelerek onlara manevî kirlerinden arınma fırsatları verirsin.
Ne ulûhiyetinde ne de rubûbiyetinde şerîkin yoktur ve Sen yarattıklarını en güzel şekilde yaratansın.

Allahım!

İmanın tadına erdikten sonra yeniden küfre saplanmaktan; Sen’in inayetinle hidayeti bulduktan sonra dalâlet çukurlarına yuvarlanmaktan; İslam’a intisapla şeref kazandıktan sonra onun dışında başka yollara düşüp alçalmaktan; izzetten sonra zillete dûçar kalmaktan ve hak ve hakîkati kabul ettikten sonra muradına muhalif tavır ve davranışlara girmekten Sana sığınıyorum.

Ey Ezel ve Ebed Sultanı Allahım!
Evvel Sen’sin; Sen’den önce hiçbir şey yoktu.
Âhir Sen’sin; fena ve ademden münezzehsin; nihayette bütün varlık fenâ bulacak ve yine bir tek Sen kalacaksın.
Zâhir Sen’sin; Sen’den daha vâzıh, ayan-beyan bir hakikat yoktur. Her şeyin ötesinde, ötelerin de ötesinde kainat ve hadiselerin biricik mercii Bâtın da yine Sen’sin. Mahlûkatın üzerinde hüküm süren güç, Sen’in karşı konulamaz gücündür. Bütün yaratılmışlar zevâle kaydıktan sonra varlığını devam ettirecek Bakî-i Hakikî de yalnız Sen’sin!

Ulu Allahım!
Azîzsin, güç ve kuvvet Sen’indir; Hakîm’sin, işlerini hep hikmet edalı icra edersin.
Mukaddessin, münezzehsin, haddini bilmeyen bir kısım densizlerin yakışıksız isnadlarından nihayetsiz derecede uzaksın.

Allahım!
Sana yeryüzündeki kum taneleri adedince şükrediyor ve salih kullarına olduğu gibi bana da rahmetinle muamelede bulunmanı diliyorum. Peygamber Efendimiz hürmetine, ehl-i beyti ve ashabı hürmetine ne olur, bizden evvel, binlercesinin bu kabil dileklerine icabet ettiğin gibi bize de lûtfundan kapılar arala ve başımıza sağanak sağanak ihsanlar yağdır!..
Bu dua el-Kulûbü’d-Dâria’nın 16. sayfasında geçmektedir

Hazreti Ali (radıyallahü anh)’ın Hizbü’s-Seyf İsimli Duasından Bir Bölüm





Allahım! Sen’den,
 ömrümün geçen kısmında beni değişik ihsanlarınla sevindirdiğin gibi,
 kalan kısmında da o ihsanlarını tamamlamak sûretiyle daha da sevindirmeni diliyorum.
Allahım!
Tekliğin,
yüceliğin,
 büyüklüğün,
 kemâlin,
 azametin,
nurun,
re’fet ve rahmetin,
 ululuğun,
 eşsiz güzelliğin,
 cemâlin,
celâlin,
saltanatın,
 kudretin,
 ihsanların,
 lütufların,
nebîn ve habîbin Hazreti Muhammed ve tertemiz yakınları yüzü suyu hürmetine beni nimetlerinden,
fazlından, cemâl ve kerem tecellîlerinden mahrum bırakma!
Sen kullarına hep cömertçe muamele eder ve hep engin lütuflarda bulunursun.
 Onun için de Sen’in şanına başka değil sadece cömertlik yaraşır.
Bahşettiğin nimetlere karşı yapılan şükür tembelliğinden, noksanlığından dolayı da ihsan musluklarını asla kısmazsın. Haddizatında ne kadar çok lütufta bulunursan bulun, Sen’in hazinelerinden hiçbir şey eksilecek değildir.
Sen Mâlikü’l-Mülk’sün. Mülkün için hiçbir sûrette herhangi bir azalma ya da bitip tükenme sözkonusu olamaz ki, Sen de kullarına verdiğin nimetleri azaltasın.
Allahım!
Sen’den mehâbet ve mehâfetin karşısında her zaman huşû ve hudû ile çarpan, hep tazarru ve yakarış halinde olan bir kalb, her uzvuyla sabrı yaşayan bir beden, yakîn-i tamm, zikir ve hamd mütemadî hali olan bir lisan, güzel, helal ve bol rızık, faydalı ilim, amel-i sâlihle dolu, hayırlı, uzun bir ömür diliyorum.
Ya Rab!
Hiçbir zaman berat fermanını almış biri gibi kendimi bütün bütün emniyet duygusuna salmama müsaade etme! Gönlüme ve dilime zikrini unutturma.. sıyanet örtünü üzerimden kaldırma.. rahmetinin gelip beni de sarıp sarmalayacağı hususunda ümitsizliğe düşürme.. görüp gözetmenden ve yakınlığından mahrum etme.. ansızın bastıran azabından, gelip çatan gazabından Sana sığınıyorum; beni onlara maruz bırakma.. hayatımın hiçbir zaman diliminde, rahmetin ve şefkatin hususunda ye’s gibi bir çıkmaza düşmemem için de hep elimden tut!
Yüce Allahım!
Enîsim Sen ol ve beni, yalnızlık hissi de dahil olmak üzere her türlü korkudan emin kıl! Belalardan, afetlerden, helak olmaya itebilecek yollardan, dünyada ve ukbada gam, keder, hüzün ve tasa sebebi olabilecek hususlardan muhafaza buyur! Rabbim, Sen asla sözünden dönmez, vaadettiklerine muhalif bir iş işlemezsin; ne olur, bize olan vaadlerini de gerçekleştir!
Rahmeti, merhameti, re’feti ve şefkati sonsuz Allah’ım!
Nezdindeki yerimi yücelt, derecelerimi artır ve beni alt seviyenin insanları gibi olmaktan koru! Mahrum bırakmayıp lütufta bulunduğun; alçalmasına izin vermeyip yüksek mertebelere ulaştırdığın; güzelliklerini artırdığın; azabınla değil de merhametinle muamele ettiğin; hep nusretinle te’yîd buyurduğun; işlerinde fiyaskoya uğratmadığın; koruyup kolladığın ve yalnızlığa terketmediğin; hata, kusur ve günahlarını örttüğün; utanç sebebi olabilecek hallere düşürmediğin; hıfz u inayetinle desteklediğin ve kayıplar yaşamasına müsaade etmediğin bahtiyar ve tali’li kullarından eyle!
Yüce Mevlam!
Bütün bunları Sen’den ve sadece Sen’den diliyor ve dileniyorum; zira Sen gücü her şeye yeten Kâdir-i Mutlaksın!

Ey gökleri ve arzı kabza-ı tasarrufunda bulunduran, yerin üstüne düşmesin diye göğü tutan, “Ol!” demekle dilediği her şey oluveren, her şeye sadece Kendisi hükmeden, Sübhan ve münezzeh Allah’ım!
Hakkımda takdir buyurduğun ve inayetinle başlama imkanı bulduğum hayırlı işleri en güzel, en uygun ve en doğru şekilde tamamla! Sen buna kâdirsin ve recam odur ki, dualarıma icabet edersin. 
Bu dua el-Kulûbü’d-Dâria’nın 9-11. sayfalarında geçmektedir

Hz. Ali’nin Kumeyl Duasi




Ya Nur,
 ya Kuddüs,
Ey Öncelerin Öncesi,
 Ey Sonraların Sonrası!
Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı affet.
 Allah’ım! Benim mutsuzluklara sebep olan günahlarımı affet.
Allah’ım! Benim nimetleri değiştiren günahlarımı affet.
 Allah’ım! Benim duanın icabetini önleyen günahlarımı affet.
Allah’ım! Benim belanın inmesine sebep olan günahlarımı affet.
Allah’ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.
Allah’ım! Sana zikrinle yaklaşmak istiyor ve Seninle Sen’den şefaat diliyorum. Cömertliğin hakkı için beni Kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni niyaz ediyorum.
Allah’ım! Huzu, huşu ve zelil bir dille, Sen’den hatalarıma göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı, kanaatkar ve her halde mütevazı kılmanı diliyorum.

Allah’ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getiren, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi sana yalvarıyorum.
Allah’ım! Senin Saltanatın büyük ve mekanın yücedir, tedbirin gizli; emrin açıktır; kahrın galip, kudretin her yerde caridir ve Senin Hükmünden kaçmak muhaldir.
Allah’ım! Senden başka günahlarımı affedecek; kabahatlerimi örtecek; kötü amelimi iyiye çevirecek biri yok. Senden başka ilah yok; Sen Sübhan’sın, Münezzehsin; Sana hamdederim.

Hz. Ali (ra) ‘nin Duası



Ey Mevlam
Allah’ım!

Sadece tertemiz bir kalple Allah’ın huzuruna çıkan hariç mal ve evlatların -insana- hiçbir yararı olmadığı günde senden aman diliyorum.

Zalimin -hasretle- ellerini ısıracağı ve “keşke ben Resulullah’a -itaat- yolunu tutsaydım” diyeceği günde senden aman diliyorum.

Günahkârların yüzlerinden tanınacağı saçları ve ayaklarından tutulacağı günde senden aman diliyorum.

Babanın oğul yerine ve evladın da baba yerine cezalandırılmayacağı günde senden aman diliyorum.


Ve doğrusu Allah’ın vaadi haktır.

 Zalimlere mazeretlerinin bir fayda sağlamayacağı onların Allah’ın rahmetinden uzak ve kötü bir menzilde olacağı günde senden aman diliyorum.

Hiç kimsenin kimse üzerinde güç sahibi olamayacağı ve yetkinin yalnız Allah’a has olacağı günde senden aman diliyorum.


 İnsanın kardeşinden annesinden babasından karısından ve evlatlarından kaçacağı ve herkesi meşgul edecek bir işle uğraşacağı günde senden aman diliyorum.

“Suçlu o günün azabından -kurtulmak için- eşini ve kardeşini kendisini barındıran içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini vermek ister. Hayır -hiçbir zaman bu imkanı bulamayacak-!


 O -cehennem ateşi- alevlenen bir ateştir.

Deriler kavurur soyar.” Bu günde senden aman diliyorum.

Mevlam ey mevlam! Sen mevlasın ben ise bir kulum; kula mevladan başka kim merhamet eder?



Mevlam ey mevlam!

 Sen -varlığımın- sahibisin ben ise sahip olunan; sahip olunana sahip olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam! Sen azizsin ben ise zelil; zelile azizsen başka kim merhamet eder?


Mevlam ey mevlam! Sen yaratansın ben ise yaratılan; yaratılana yaratandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen yücesin ben ise hakir hakire yüce olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen güçlüsün ben ise zayıf; zayıfa güçlüden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!



 Sen zenginsin ben ise yoksul; yoksula zenginden başka kim merhamet eder?


Mevlam ey mevlam!

Sen bağışta bulunansın ben ise sail; saile bağıştan bulunandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen dirisin ben ise ölü; ölüye diriden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen bâkisin ben ise fâni; faniye bakiden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen ebedisin ben ise geçici; geçiciye ebediden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

 Sen rızıklandıransın ben ise rızıklanan; rızıklanana rızıklandırandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen cömertsin ben ise cimri; cimriye cömertten başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

 Sen afiyet verensin ben ise -derde- tutulan derde tutulana afiyet verenden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

 Sen büyüksün ben ise küçük; küçüğe büyükten başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen hidayet edensin ben ise sapan; sapana hidayet edenden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

 Sen rahmansın ben ise merhamet edilecek olan; merhamet edilecek olana rahmandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen güç sahibisin ben ise imtihan edilen; imtihan edilene güç sahibinden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen kılavuzsun ben ise yolunu şaşırmış; yolunu şaşırmışa kılavuzdan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen bağışlayansın ben ise günahkâr; günahkâra bağışlayandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen galipsin ben ise mağlup; mağlubu galipten başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

 Sen eğitensin ben ise eğitilen; eğitilene eğitenden başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Sen yücesin ben ise alçak ve düşük; düşük birisine yüce olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam ey mevlam!

Rahmetinin hakkı için bana merhamet eyle. Bağışının lütfünün ve fazlının saygınlığı için benden razı ol.

Ey bağış ihsan fazl ve nimet sahibi!

 Rahmetinin hakkı için -duamı kabul buyur- ey merhametlilerin en merhametlisi















'A'oozu Billahi Minash-shaitanir Rajeem bismillaharrahmanarrahim

'A'oozu Billahi Minash-shaitanir Rajeem bismillaharrahmanarrahim

Ayat-ul-Kursî.]—
Allah! There is no deity except He, the Ever Living, the One Who sustains and protects all that exists. Neither slumber, nor sleep overtake Him. To Him belongs whatever is in the heavens and whatever is on earth.
Who is he that can intercede with Him except with His Permission?
He knows what happens to them (His creatures) in this world, and what will happen to them in the Hereafter .
And they will never compass anything of His Knowledge except that which He wills. His throne extends over the heavens and the earth, and He feels no fatigue in guarding and preserving them. And He is the Most High, the Most Great.


Allahu laa ilaha illa huwa, Al -Haiy ul-Qaiyum La ta'khudhuhu sinatu wa la nawm lahu ma fis -samawati wa ma fil-'ard Man dhal-ladhi yashfa'u 'indahu illa bi-idhnihi Ya'lamu ma bayna aydihim wa ma khalfahum wa la yuhituna bi shai'im min 'ilmihi illa bima sha'a Wasi'a kursiyuhus-samawati wal ard wa la ya'uduhu hifdhuhuma wa Hu wal 'Aliyul-Adheem

In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.


Quran 113:0
In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.
Say, “I seek refuge in (Allah) the Lord of the Daybreak.”
“From the evil (deeds) of that (creation) which He (Allah) created.”
“And from the evil (deeds of other people) when night time comes (and I am asleep unable to protect myself).”
“And from the evil (deeds) of those (people) who blow on knots (and call on Satin .Shaitan) to help them to cause harm)."
“And from the evil (deeds) of the jealous person when they become envious (and they try to cause harm).”


Quran 114:0
In the name of Allah, The Most Kind, The Most Merciful.
Say, “I seek refuge in (Allah) the Lord of (all) humans.”
“The king of (all) humans.”
“The Allah of (all) humans.”
“From the evil of the retreating whisperer (Satin.Shaitan) who whispers evil suggestions ,( but disappears when people remember Allah).”
‘Who whispers (evil suggestions) into the hearts of humans.”
“(Promoting evil) from among (both) the jinn and humans.”

Oh our Sir, do not condemn us, we are forgotten or we make a mistake! Oh our Sir, do not impose on us load, like which you imposed on our ancestors! Oh our Sir, do not overload us with what we cannot support! Tolerate us! Forgive us! Have compassion of us! You are our Protector! Grant to us the victory on the incredulous ones!


"Laa ilaaha ill-Allaah wahdahu laa shareeka lah, lahu'l-mulk wa lahu'l-hamd wa huwa 'ala kulli shay'in qadeer (There is no god except Allaah Alone with no partner or associate; His is the Sovereignty and His is the praise, and He is Able to do all things)"
Amin amin amin



O JARDIM - THE GARDEN



O JARDIM

Ao nascer, recebemos um jardim para cuidar, já com muitas sementes, que noscabe apenas regar, cuidando com carinho de cada canteiro.No canteiro do Amor, nascem os mais belos sentimentos, como a solidariedade,o afeto, a ternura e uma linda flor vermelha, chamada de solidariedade.No canteiro da esperança, nascem os sonhos, a perseverança, os desejos daalma, que bem regados, rendem muitos frutos, chamados de "realizações".No canteiro da alegria, flores lindas que sorriem para a vida, sãoconhecidas como "motivação", "boa vontade" e "persistência", sendofundamentais para a continuidade do nosso jardim.Mais ao fundo, um canteiro impressiona pela altura das flores, é o canteiroda fé, regado com orações e atitudes regeneradoras, sobem até o céu, emuitas das flores tocam os pés dos anjos, que tudo ouvem nas nossasplantações.Muitos cuidam do canteiro com trabalho incessante, vigiando os pensamentos,regando constantemente o amor, a alegria e a esperança, sempre com desejosincero de mudar para melhor.Assim, as flores crescem sempre fortes, lindas e mesmo diante dastempestades, próprias da vida, resistem ao tempo e as dificuldades,tornando-se cada vez mais belas.Outros, se perdem em lamentações, gastando o precioso tempo em divagações.Pensam nas plantas que poderiam ter e não tem, naquelas que já tiveram eperderam, nas belas plantas do vizinho, e vão se descuidando do jardim,deixando as ervas daninhas tomarem conta dos canteiros.Assim, plantas destruidoras como o ódio, a inveja, a calúnia, a preguiça, as paixões,
o desrespeito, entre outras pragas, vão tomando o lugar das flores, e vamos nos
tornando pessoas amargas, insensíveis, amarguradas, tristes e doentes.O jardim da vida são os seus pensamentos, o regador seus sentimentos e asemente, a fé.O jardineiro é você, a terra, a própria vida, a água é Allah (swt), fonte de toda avida, que está dentro de você, e em todos os lugares em forma de energia.Seja você, o próprio jardim de Deus, cuide dos seus canteiros, regue todosos dias com amor, esperança e fé.Eu acredito em você.
Cid Pimentel
F.M.J.

adaptado por Suleyman


The GARDEN
While being born, we receive the garden you it take care, already with much seeds, which noscabe it hardly will water, taking care affectionately of each flowerbed. In the flowerbed of the Love, the most beautiful feelings plows born, like the solidarity, the affection, the gentleness and the lovely red flower called of solidarity. In the flowerbed of the hope, there joy plows born the dreams, the perseverance, the wishes daalma, what watered well, bring many results called of " realizations in.No flowerbed of the, lovely flowers that smile will be the life, sãoconhecidas like "motivation", " good will " and "persistence", sendofundamentais will be the continuity of our garden. Live you it the bottom, the flowerbed impresses will be the height of the flowers, he is the canteiroda faith, watered with prayers and regenerative attitudes, they rise up you it the sky, emuitas of the flowers they touch the feet of the angels, who completely hear in the nossasplantações. Many people take care of the flowerbed with incessant work, watching the thoughts, always watering constantly the love, the joy and the hope, with desejosincero of changing will be better. Only, the flowers always grow strongly, lovely and even before dastempestades, own of the life, stand the test of team and the difficulties, becoming live and live beautiful.
Others, they plows lost in lamentations, spending the precious team in wanderings. They think about the plants that they might have and it is not, in that what they had already eperderam, in the beautiful plants of the neighbor, and they go if neglecting the garden, letting the weeds take care of the flowerbeds. Only, destructive plants like the hatred, the envy, the slander, the laziness, the passions, the disrespect, between other nuisances, plow taking the place of the flowers, and we go in making bitter, insensible, embittered, sad and ill persons. The garden of the life they plows his thoughts, watering can his feelings and asemente, the faith. The gardener is you, the land, the life itself, the water is Allah (swt), fountain of every live, which is inside you, and at all the places in the form of energy. Be you, the God's garden itself, take care of his flowerbeds, water todosos days with love, hope and faith.
I BELIEVE IN YOU!!!

by: Dr . Cid Pimentel F.M.J. adapted by Suleyman